"Yürümek istiyordu. Durmadan yürümek. Acısının çoğulluğundan, yakıcılığından kurtulmak isteyen her insan gibi sadece yürümek. Yürümek acıya iyi geliyordu."
"Sen, hepiniz çirkin bir balıkçının oltasına yakalanmışsınız. Balıkçının ayaklarının dibindeki kovanın içinde yaşamak için çırpınıp duruyorsunuz. Dünyayı o kova, yaşamayı ölmemek sanıyorsunuz. Özgürlüğünüz o kovanın hacmi, ömrünüz gün bitip balıkçı eve dönene kadar. .... Dışarıda koskaca bir dünya var. Zıplasan, çıksan göreceksin. Ölürüm diyorsun, denize kadar gidemem diyorsun. Gitme, öl, ne çıkar. Kovanın içinde senin gibi onlarca korkakla yaşayacağına, hiç değilse cesur ve özgür olarak ölürsün..."
"İnsanların birbirlerini çarparak yaşadığı bu dünyada istenmeyen rakamdım.Tanrı benden bir ısırık almış, tadımı beğenmemiş, bir kenara fırlatıvermişti."
"İyi kötü hepsinin varlığını kanıtlayacak izler oluyordu. Yaşadıklarını başkalarına hatırlatacak, kendilerini iyi hissettirecek, bu dünyadan çekip giderken “Ben buradaydım, ben unutmayın” dedirtecek izleri."
"Okul otobüsleri!" Charlie kaldırımın kenarına yürüdü. "Bize okula geç kalma fırsatı bile vermeyecekler. Gelip seni evinin kapısından alacak. Hayatımız boyunca bir daha hiç geç kalamayacağız. Bu karabasanı düşün, Doug, sadece her yönüyle düşün."