Birçok şey hakkında ders veren; dostluğu, sevgiyi, birlik olmayı, masumiyeti anlatan masal tadında bir kitaptı.
Küçük Prens kitabını okuyup sevdiyseniz bu kitabı da seversiniz diye düşünüyorum.
Bazen çocuk gibi hissetmek her insana iyi gelir sanırım :)
.
.
" -Karahindiba: Aşk ne demek Rüzgar?
-Rüzgar: Bir gülümsemeyle güneşin doğması demektir Karahindiba."
Yirmi altı yaşında ölmüş yazar. Ama öyle böyle ölmemiş; ölümün her aşamasını sindire sindire, hissede hissede, can çekişerek, yaşayarak, öyle aramızdan ayrılmış. Haliyle öykülerinde de sadece yaşadığı yıkım var. Çığlıkları kelimelerin içinden fışkırıyor adeta. İnsanlığın imdat çığlıkları... Havada asılı kalacağını ve aynı masada oturduğu
Tom, bana doğru söyle, şimdi."
"Neyi doğru söyleyeyim?" "Mutlu sonlara ne oldu?"
"Onları cumartesi matinesinde filmlerde gösteriyorlar."
"Tabii ki ama ya gerçek hayatta?"
"Bütün bildiğim, geceleri yatağa giderken kendimi iyi hissettiğim, Doug. Bu da günde bir kere mutlu son demek. Ertesi sabah kalkıyorum ve belki bir şeyler kötü gidecek. Ama tek yapmam gereken, o gece yatağa gideceğimi ve sadece orada bir süre uzanmanın her şeyi düzelteceğini hatırlamak."