Günaydın tenha atlas’a…
İçimde hazla kederin ebruli karıncası… Ormanlardan masal almış bir uzun yol… Kuyuların dünya hevesi gövdemde… Alnımda karakalem bir gelecek resmi… Ağzım kanatları kesik şarkılar… İki bulanık zamandan bir tenha atlas… Gözyaşı mumlarından bir otel odası.. Kumların çiçek açtığı deniz bahçeleri.. Seni sevdim.Seni sevdim.Seni sevdim.
susuşu karakalem, gülüşü miri
Sayfa 59 - YKY, pdf.Kitabı okudu
Reklam
Bir yanda kum fırtınası Diğer yanda esrârengiz Karakalem çalışması bir deniz Rüzgarla, yağmurla ve yıldızlarla Başlamak üzere son ayinimiz
En güzel boyaları boca etse, karakalem bir resim kadar haz vermeyebilir.
TC simülasyonu
Trenlerin ufka çizdiği karakalem keder, kapıların büyüttüğü alışkanlıklar, içini çeken aşk, mahkeme salonlarının ceza kokan adaleti, çarşılarda burgaçlanan yoksulluk, yaşlıların bir içsese dönen yalnızlığı, yalan olma değerini bile yitirmiş siyaset, günde yirmi dört saat kutsanan şiddet, paradan başka hiçbir değeri olmayan adamların onur kırıcı saltanatı... 1998
Karakalem ve Silgi İkilisi
"Vazgeçiyorum; bütün insanlığın önünde eğilerek özür diliyorum beni yanlışlıkla çıkardılar sahneye."
Reklam
*Vincent*
“Bu adam neden dünyanın en sevilen ressamı oldu? Çok sevildi çünkü onun için karakalem ya da yağlıboya resim yapma eylemi, baktığı şeyi neden bu kadar kuvvetle sevdiğini keş­fetmenin ve göstermenin bir yoluydu ve hayatının ressam olarak geçirdiği sekiz yılı (evet, sadece sekiz) boyunca baktığı şey günde­lik hayattı.”
Şair, 1960 yılına kadar Gürün ve Sivas'ta zamanını küçük işler yaparak ve yazarak geçirir. Aynı zamanda resim yapmaya devam eder. Para kazanmak amacıyla trenlerin üçüncü mevki vagonlarındaki yolcuların karakalem portresini çizer. Bu günlerini Azime Hanım'a yazdığı bir mektubunda şu şekilde anlatır: "56'da mı dedin? 56'da ben resim yapıyordum
Sıkışık saatlerin arasında, ben mi söyledimdi, insan sevmezse ölür. Gider acıda durur. Sinema afişlerindeki çocuk eve küfürler büyütür. Bitmez cümledir tezgahlarda kızlar. Hayal, berber aynalarının kartpostal dili. Yatışmaz dışarılardır yokluk. Yenik bir akşam yürür şehre karakalem evlerden. Ara sokaklarda her gün bir cinayet kurulur. Babalar bastırılmış ihtilal; bitkin sularda anneler ölü nilüferlerdir. İnsan sevmezse eve gelir. Gider aktarlara bakar. Yarasına biraz uzaklık basar. Küçük dükkanlarda uzun konuşur. Bin çeşit önlem geliştirir. Gökyüzü çoktan inmiştir yere. Zamansızdır. Seslerden üşür. İnsan sevmezse mezarını küçük düşürür.
Sayfa 84 - Yalnızlık Heceleri 42Kitabı okudu
943 öğeden 621 ile 630 arasındakiler gösteriliyor.