*Vincent*
“Bu adam neden dünyanın en sevilen ressamı oldu? Çok sevildi çünkü onun için karakalem ya da yağlıboya resim yapma eylemi, baktığı şeyi neden bu kadar kuvvetle sevdiğini keş­fetmenin ve göstermenin bir yoluydu ve hayatının ressam olarak geçirdiği sekiz yılı (evet, sadece sekiz) boyunca baktığı şey günde­lik hayattı.”
Şair, 1960 yılına kadar Gürün ve Sivas'ta zamanını küçük işler yaparak ve yazarak geçirir. Aynı zamanda resim yapmaya devam eder. Para kazanmak amacıyla trenlerin üçüncü mevki vagonlarındaki yolcuların karakalem portresini çizer. Bu günlerini Azime Hanım'a yazdığı bir mektubunda şu şekilde anlatır: "56'da mı dedin? 56'da ben resim yapıyordum
Reklam
Sıkışık saatlerin arasında, ben mi söyledimdi, insan sevmezse ölür. Gider acıda durur. Sinema afişlerindeki çocuk eve küfürler büyütür. Bitmez cümledir tezgahlarda kızlar. Hayal, berber aynalarının kartpostal dili. Yatışmaz dışarılardır yokluk. Yenik bir akşam yürür şehre karakalem evlerden. Ara sokaklarda her gün bir cinayet kurulur. Babalar bastırılmış ihtilal; bitkin sularda anneler ölü nilüferlerdir. İnsan sevmezse eve gelir. Gider aktarlara bakar. Yarasına biraz uzaklık basar. Küçük dükkanlarda uzun konuşur. Bin çeşit önlem geliştirir. Gökyüzü çoktan inmiştir yere. Zamansızdır. Seslerden üşür. İnsan sevmezse mezarını küçük düşürür.
Sayfa 84 - Yalnızlık Heceleri 42Kitabı okudu
-Karakalem ile büyük bir resim yapmıştım. ‘İngiltere’de nasıl bir etki yaratır? Halkın hoşuna gider mi acaba?’ diye düşünüyordum. savaş alanının Kanlı yanını görmek benim için pek öğretici oldu. Rengarenk zehirli, korkunç mantarlarla işlenmiş bir yeri andırıyordu orası. Bu kadar çok sayıdaki insanın hep birlikte yok olduğunu o güne kadar hiç görmemiştim. O zaman anladım ki biz, kadınlar ve erkekler birer vasıtayız… Bundan başka bir şey değiliz… -Maisie, Şuan yeryüzünde resimden anlayan kaç kişinin olduğunu biliyor musun? En fazla bin iki yüz kişi! Geri kalanı resimden anladıklarını iddia ederler ama hiçbir şey anlamazlar. Bin iki yüz! Toprağın üzerinde serilmiş mantarlar gibi görünen ölülerin sayısı kadar! İnsanlar bu Afrikalı ölülerin yokluğunu hissetti mi? Başarımızın bizi takdir etmelerine bağlı olduğu aynı sayıdaki canlılar takdir etmezlerse gerçek değer bunun eksikliğini hisseder mi? Hayır! Şu dünyadan gelip geçen her insan için sadece bir tek şeyin önemi vardır: Kendi Maisie’siyle kavuşmak.
Sayfa 130Kitabı okudu
“Sen bana Sibyl’ in karakalem bir resmini yapacaksın, Basil. Ondan bana bir iki öpüşle birkaç kırık dökük içli sözden başka bir şey daha kalsın istiyorum.”
Sayfa 152 - Altın Kalem Klasik Roman
Hayal, berber aynalarının kartpostal dili. Yatışmaz dışarıdadır yokluk. Yenik bir akşam yürür şehre karakalem evlerden.
Reklam
Tragedyanın ilkesi, âdeta ruhu, öyküdür; karakterler ikinci sırada gelir, (resimde de durum az çok böyledir: Birisi en güzel boyaları boca etse, karakalem bir resim kadar haz vermeyebilir); tragedya bir eylemin taklididir ve eylem halindeki kişileri o eylem aracılığıyla taklit eder.
Sayfa 17 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - VI. BölümKitabı okudu
Altıncı Bölüm
Emma hemen işe başlamak istediği için resim dosyasını çıkardı. Gerçekten de birçok dostunun portrelerine başlamıştı ,ama hiçbirini tamamlamamıştı. Minyatürler,büstler, boydan resimler ,kalem ,karakalem , suluboya ...Her seyden elini denemişti .
Sayfa 49
(...)Abdülmecid Efendi’nin askeri okula kaydettirdiği, 2. Abdülhamit istibdadına son vererek Abdülmecit Efendi’ye özgürlüğünü iade eden Enver Paşa’nın resme ilgi duyduğu, fırsat buldukça karakalem resimler yaptığı anlaşılmaktadır.(...)
Sayfa 210Kitabı okudu
946 öğeden 631 ile 640 arasındakiler gösteriliyor.