Kişilik karakter su gibidir berraktır yüreğini acıtmadan konuştuğunu gönlüne akınca anlarsın.
Seni kaybetmekten endişe duyan bir insan ne kadar egoist, ne kadar gururlu olursa olsun kendinden ödün vericektir. Keskin sınırlarını yumuşatıcaktır ve bu onun: "sen benim için çok değerlisin, seni kaybetmek istemiyorum" deme şeklidir. Bakın tekrardan söylüyorum, bir insan ne kadar zor veya inatçı bir karakter olursa olsun, size gerçek bir sevgi beslemişse kırgınlığınızı onarıcak, yanınızda durucaktır. Kimsenin çabasını görebilmek için kendinizi harap etmeyin. Bu birinin severse zaten kolaylıkla yapıcağı bir şeydir.
Reklam
"Cezaevlerini anlamada, gardiyanların karakteri ve zihniyeti, tutulanların karakter ve zihniyetinden daha önemli olabilir." ~ Jessica Mitford
İnsanda gerçekten karakter olmalı, kötü günde de. İyi gün adamı olmayın lütfen...
- Çok seviyorum,sana aşığım. +Kitap karakteri olmayana açık değiliz. - O zaman sen yaz benim kitabımı.Yazarım ol bende baş karakter.Hm?
Bir Anita Blake Vampir Avcısı Romanı hakkında
Artemis yayınları Anita Blake serisini yeni kapakları ile tekrar basıyor. Şahsen eski kapak görsellerini halen seviyorum. Yeni kapaklar da güzel ama asıl güzel yani sırt kısımları. İlk üç kitabın görseli paylaşıldı ama şimdilik ilk iki kitap satışta. Biz seriyi yeni kapaklarla tekrardan okumaya başladık. O yüzden biraz genel bilgi vereceğim seri hakkında. Bir Anita Blake fanatiği olarak hem serinin değerinin bilinmediğini hem de seri hakkında ki genel kanının yanlış olduğunu düşünmekteyim. Urban fantastik seviyorsanız ve bu fantastik dünyada polisiye ve macera okumak istiyorsanız türünün en iyilerinden biri. Seri şimdilik 29 kitap ve bizde en son 25. kitap olan
Kızıl Ölüm
Kızıl Ölüm
yayınlandı. İlk dokuz kitapta yetişkin içerik cinsellik yönünden az ama kanlı sahneler açısından yüksek. Bayağı kanlı sahneler de içermekte. Onuncu kitaptan sonra hem karakterler artıyor hem de harem tarzı ilişki gelişiyor. Anita Blake bir nekromensır. Yani ölüleri diriltiyor. Bir yandan da polise doğa üstü yaratıklar hakkında bilgi veriyor ve cinayetlerin araştırılmasında yardımcı oluyor. Lakabı Cellat. Jean Claude ana vampir karakterimiz. Edward ise doğaüstü yaratıkları avlayan bir avcı. Lakabı Ölüm. Bu üç ana karakter haricinde çok fazla karakter kitaba dahil olacak. Şekil değiştirenler işin içine girecek. Spoiler olmaması için onlardan şimdilik bahsetmeyeceğim. Yazarın da
Laurell K. Hamilton
Laurell K. Hamilton
her kitapta çıtayı yükselttiğini düşünüyorum.
Reklam
Evet kitaplığımdan okuduğum bir roman fakat romanın hikayesini okuduktan sonra hepten dikkatimi çekti acaba tiyatrocuların romanda bulduğu eksiklik neydi 🫣… Yine yolum kesişti oğuz atay ile , bir oyunun içinde buldum kendimi, bir çok karakter ama tek bir ses, çoğul olarak kilit vurulmuş her birine, ahenk içinde, süregelen kısır bir döngüdür hayat diyecek oluyorlar, ama sadece o kadarla kalıyor. içimizde kabaran bir kahve fali misali sadece geçmiş ve gelecek arasında inşa etmeye çalışıyoruz kendimizi, lakin sönmüş birer volkanız, hayatları oyunsal bir trajedi için de yaşamaya çalışıyoruz diyor Atay, yani konunun ozu bu benim anladığım kadarıyla
İNSAN OLMAK KOLAY DEĞIL; Dürüstlük ister, Mertlik ister, Doğruluk ister, Samimiyet ister, Kısacası insan Olabilmek "KARAKTER" ister!
Kendini yeniden sevmek veya sevmeyi öğrenmek- Alice in the Cities 1974- Şans ver!
Bugün uzun zamandır yapmadığım "şans ver" başlıklı yazılarıma bir yenisini daha ekleyeceğim. 1974 Yapımı siyah beyaz ve Alman sineması eseri olan Alice in the Cities (Alice in den Städten) filmini izledim ve film beni gerçekten çok etkiledi. Filmin içeriğini çok kaba hatlar ile anlatacağım ve daha sonra neden etkilendiğimi aktarmaya
Reklam
Sen naifsin, yıllardır tanığın arkadaşın hödükleşmiş. İçindeki kör, naif hayvani güç ondan kopmanın her yolunu bulacak. Sen fark etmeden. Tüm karakter tipleri ve insan sayısı kadar sosyolojik, psikolojik komplikasyonlar matrisi bu. Bir cehennem.
“Güzel bir karakter, güzel bir yüzden daha uzun ömürlüdür.”
İstikbal, nerededir bilinmiyor!
İnsan dünyasına, kendine yabancı artık. Elindeki materyallerden mutluluk bekliyor. Bir edim, cefa veya bir içsel duygusal geçiş sonucu elde ettiği değil, birkaç kağıt parçasının bir araya gelmes ile satın alınmış bir değerden bahsediyorum. Bu insanı nereye taşır? İletişim araçının, insanın amacı haline gelmesi görülür şey mi? İzlediğimiz anlamsız
"Yüzünde çiçek açtırmadığınız insanların en son mezarında da çiçek açtırmayın." Ben bunu yaşadım ve çokta sinir oldum. Yaşarken -kim olursa olsun- acısı ve yarası olduğunuz insanların mezarında size gözyaşı dökmek bile hak değil ki daha mezarına çiçek koymak? Hayırdır öldürdüğünüz mutluluklarını bir çiçekle mi kapatmaya çalışıyorsunuz?
Resim