Herhalde bu zamana kadar okuduğum en gereksiz ve hayal kırıklığı yaratan kitaptı.
Bilgisayar oyunlarıyla ilgili konusu olduğu için ilgimi çekmişti. Ancak içerisinde verilen oyun referansları ve baş kahramanların oyun tasarımcı olması harici, kitabın oyunlarla ve aşkla hiç bir ilgisi yok.
Günümüz dünyasında bir dönem Amerika’sına pencere açmaya çalışmış. Aktardığı dönem hakkında net bilgim olmadığı için ne kadarı gerçek emin olamadım. Ancak kitabın satır aralarında ırkçılık, cinsiyet ayrımı, şiddet, akran zorbalığı ne ararsanız var.
Yazar, Sadie karakteriyle kadınların teknoloji alanında azlığına yer vermek istemiş ancak karakter o kadar narsist, egoist, ırkçı, megaloman ve bencil ki, kadın olarak oyun dünyasında varolmasına ya da zeki ve MIT’den mezun olmasına gurur duyamıyorsunuz. Okurken davranışları düşünceleri herşeyin önüne geçiyor. Öykü sadece Sam üzerinden ilerleseymiş, daha güzel olurmuş. En azından az da olsa kitabı okutan tek karakter Marx’dı.
Hele bazı yerlerde yahudi şöyle, yahudi böyle, nazizim yok Almanlar katletti diye sürekli politikaya giriyor kitap, öff yeter be diyorsunuz, oyun hakkında olacak kitapta ne işi var bu konuların diye sıkılıyorsunuz.
Genel olarak kitap kurgusu sıradan olsa da, satır aralarında okuyucusuna dayatmaya çalıştığı fikirler sığ fikirler. Yeterli edebi okuma becerisine sahipseniz ayrıca bilgisayar oyunlarına düşkünseniz, bu kitap sizlik değil!! Nasıl birinci seçilmiş gerçekten hayret ettim.