Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
On İki Hayvanlı Türk Takvimi'ne göre Yalpağan Yılı'nda olduğumuzun şerefine değerli arkadaşım Emre Bozkuş tarafından hazırlanan Fantastik Öykü ve Resim Seçkisine hoş geldiniz! Hazırladığı öykü ve resim seçkisine ad vermede yerli bir ad yerine Yerdeniz serisindeki yalpağanın adı seçerek Ursula Kroeber Le Guin'in eserlerine olan
Kader yumurtaları, bir diğer deyişle romanın yardımcı ana karakteri olan Rokk-Kaderov isminden Rokk'un Yumurtaları, Mihail Bulgakov'un kaleminden çıkan bir kötücül bilim kurgu romanı.
1928 yılında Stalin döneminde geçen hikaye Moskova Zooloji Enstitüsü müdürü aynı zamanda baş karakter Profesör Persikov'un çalışmalarına dayanıyor. Persikov bir şans eseri yaptığı kurbağalar üzerindeki çalışma sırasında üremeyi ve gelişimi devasa düzeyde hızlandıracak kızıl bir ışın fark eder. Bu kızıl ışını denemeler ile elde etmeyi ve kullanmayı öğrenir. Bu esnada bir tavukları etkileyen bir salgın baş gösterir. Bu iki olay yan yana gelerek gündem olunca Sovyet rejimi çalışmaya el koyar ve bilimin ışığında bir çalışmaya kalkışır.
Kitabı başından sonuna çok beğendiğimi, ilk defa bu kadar heyecanla kitap okuduğumu söylemeliyim. Bulgakov'un Tıp fakültesi mezuniyetinden midir bilmem ama bir kitaptaki anatomik olaylar beni ilk defa bu kadar etkiledi. Bulgakov'un kitaplarını çok seviyorum gerçekten.
Sovyet hükümetine ve topluma bir hiciv niteliğinde olan, bilimin ne olduğu, nasıl faydalanılması gerektiği ile ilgilenen, doğanın ve onun gücünün ulvi oluşunu aktaran belli açılardan ders niteliğinde bir eser. Ek olarak hani şu, yaratıcıya sığınmak, varoluşçulukta bahsedilen o yüce kurtarıcının gelmesini beklemek, beklentileri üzerine düşündürücü bir yanı da var benim fikrimce.
·
Puan vermedi
İnanılmaz vasat bir kitaptı. Kocaman bir hayal kırıklığıydı adeta. Adora yağmur'u bir süredir youtube'dan takip ediyorum ve kitap zevklerimiz aşağı yukarı benziyor olduğu için kitabı için heyecanlıydım da. Çıkar çıkmaz aldım ve kendimi zorlaya zorlaya okudum. İlk bitirdiğimde ne kadar beğenmediğimi fark etmem bile zaman aldı, o kadar kodlamıştım kendimi bu kitabı beğeneceğime. Asla vakit ayırdığınıza değecek bir kitap değil. Çıkış noktası ilgi çekici olabilir ama kurgusu yetersiz ve tesadüfler üzerine kurulu. Karakterlerin hiçbir gerçekliği veya derinliği yok sadece birkaç spesifik özelliklerden oluşuyorlar. Ana çiftimizin duygu yoksunluğu da cabası. Çok büyük hevesle almıştım ve bu kadar beğenmemiş olmak sinirlenmeme sebep oluyor. Bir iki puanı da kitabın içinden çıkan karakter kartına harcanmış vakitten dolayı ve kitabın görece hızlı okunabilir bir dile sahip olmasına veriyorum. Zaten bu kadar heyecanla aldığım bir kitaba daha azını vermeye elim gitmiyor.
Buradan sonra spoilerlı yorum yapacaktım ama beni rahatsız eden yerler o kadar çok ki yazmaya üşendim. Baştan aşağı saçmalıktı kurgu anlayacağınız. Özellikle de en son bağlandığı yerden sonsuz nefret ettim.
Şimdi size bir baba kız hikayesi anlatacağım. Ama bu sıradan bir baba kız hikayesi değil.Çünkü ne babamız Yaman sıradan bir adam ne de kızımız Lena. Önce biraz Yaman‘ı tanıyalım mı? Yaman yakışıklı, istediği gibi yaşayabilecek maddi imkanlara sahip, kusursuz bir sükunetle ve sakince hayatın ona sunduklarını kabul etmiş, nazik, kibar, çekici,
Herkese selamlar #highlandguard serisinin 7. kitabi olan #avcı yi geçtiğimiz ay @kitaplariayarlamaenstitusu ile okumuştum ama sohbeti bugüne kısmetmiş
Her zamanki gibi yazar araştırmacı kişiliğini kullanarak İskoçya tarihinin gerçeklerine dayalı bir kurgu yazmıştı. Böyle de olunca yazardan okuduğum her kitabın, isimler dahi gerçek olaylar ve
Zamanın Ters Akışında Bir Hayat: Benjamin Button!
F. Scott Fitzgerald'ın usta kaleminden çıkan ve sonradan David Fincher'ın yönetmenliğinde sinemaya uyarlanan Benjamin Button'un Tuhaf Hikayesi, sıradışı bir karakterin gözünden varoluş, aşk, ölüm ve zamanın doğası gibi evrensel temaları işleyen etkileyici bir eser.
Benjamin'in tersine yaşlanma hikayesi, okuyucuları farklı bir bakış açısıyla düşünmeye teşvik eden oldukça özgün bir kurguya sahip. Yaşamın farklı aşamalarını ters sırayla deneyimleyen Benjamin'in gözünden, sevginin, kaybın, dostluğun ve ailenin anlamı sorgulanıyor. Bu olağandışı kurgu, okuyucuyu hikayenin içine çekerek, zamanın akışı ve hayatın kırılganlığı üzerine düşünmeye teşvik ediyor.
Benjamin'in hayatı boyunca deneyimlediği zorluklar, kayıplar ve sevgi dolu anlar, okuyucularla duygusal bir bağ kurmasını sağlıyor. Hikayede işlenen zamanın doğası, ölüm, sevgi ve varoluş gibi evrensel temalar, esere derinlik katıyor ve okuyucuyu düşünmeye sevk ediyor. Karakterimizin farklı yaşlarda yaşadığı deneyimler, ona hayatın anlamı ve değerleri hakkında önemli dersler vererek, okuyucuyu da bu konularda düşünmeye teşvik ediyor.
Sonuç olarak baktığımızda Benjamin Button'un Tuhaf Hikayesi, 50 sayfalık bir kitap olmasına rağmen orijinal kurgu, duygusal derinlik, felsefi sorgulamalar ve başarılı karakter tasviri ile öne çıkan etkileyici bir eser. Hikayenin bazı kısımlarının hızlı ilerlemesi ve bazı karakterlerin yeterince derin olmaması gibi bazı eksiklikleri olsa da, Benjamin Button'un Tuhaf Hikayesi, farklı bir bakış açısı arayan ve evrensel temalar üzerine düşünmek isteyen okuyucular için etkileyici bir okuma deneyimi sunuyor.
Benjamin Button'ın Tuhaf HikayesiF. Scott Fitzgerald · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202021,2bin okunma
''Söylenmesi gerekenleri söylemek cesaret isterdi.''
Merhabalaaaar!
Toshikazu Kawaguchi: 1971 Osaka doğumlu Japon yazar ve oyun yazarı. "Sonic Snail" adlı tiyatro grubunu kurdu ve birçok oyunu sahnelendi. "Kahve Soğumadan Önce" romanı ile uluslararası üne kavuştu. Fantastik kurgu ve zamansal tuhaflıklar üzerine yazıyor.
Toshikazu Kawaguchi'nin "Kahve Soğumadan Önce" romanı, ilgi çekici bir konsept vaat ediyor: Zamanda geriye dönmek ve geçmişte pişmanlık duyduğumuz şeyleri düzeltmek. Fakat roman, bu potansiyeli heba ediyor ve okurları hayal kırıklığına uğratıyor.
Roman, farklı karakterlerin geçmişe dönme arzularını ve bu arzuların sonuçlarını ele alıyor. Her hikaye, özlem, pişmanlık ve affetme gibi duygulara değiniyor. Fakat bu hikayelerin çoğu, klişe motifler ve yüzeysel karakterlerle dolu. Bu durum, deja vu hissi yaratarak hikayelerin duygusal etkisini zayıflatıyor.
Sonuç olarak: "Kahve Soğumadan Önce" romanı, ilgi çekici bir fikre sahip olsa da, zayıf execution ve karakter geliştirme eksikliği nedeniyle hayal kırıklığı yaratıyor. Roman, potansiyelini tam anlamıyla değerlendirebilseydi, fantastik kurgu severler için etkileyici bir okuma deneyimi sunabilirdi.
"İlgi gösterme ki sana ilgi duyulsun."
Sayfa 138
Monte Cristo Kontu üzerine düşünsel çabalar...
*“Düşünceler ölmez efendim, bazen uykuya dalarlar ama uyumadan öncekinden daha güçlü bir şekilde uyanırlar. (s.130)”*
14 yıl suçsuz yere hüküm sürmüş ama neden suçlandığınızı bilmediğinizi düşünün. Ne hissederdiniz? Monte Kristo Kontu tam olarak bu konuya odaklanıyor. Romanın başkarakteri Edmond Dantes herkese güvenen, herkese iyi niyetle
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)Alexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202025,6bin okunma
Kumarbazlık ve İnsan Onurunun Çatışması
"Fyodor Dostoyevski'nin 'Kumarbaz' adlı eseri, edebiyat dünyasında bir başyapıt olarak kabul edilir. Bu roman, insan psikolojisi üzerine derinlemesine bir keşif sunar ve ahlaki sorumluluk, özgürlük ve inanç gibi temel konuları ele alır.
Roman, ana karakter Alexey Ivanovich'in kumar bağımlılığı ve bu bağımlılığın onun hayatını nasıl etkilediği üzerine odaklanır. Kumar bağımlılığının yıkıcı etkilerini ve insanın iç dünyasındaki çatışmaları ustalıkla işler. Dostoyevski, karakterlerinin iç düşüncelerini ve duygularını derinlemesine analiz ederken, okuyucuya insan doğasının karmaşıklığını ve çelişkilerini gösterir.
Romanın etkileyici yanı, sadece karakterlerin iç dünyasına odaklanmaması, aynı zamanda toplumsal ve ahlaki konuları da ele almasıdır. Dostoyevski, kumarbazlık gibi bireysel bir sorunun, toplumun genel yapısını nasıl etkilediğini ve insan ilişkilerinde nasıl bir bozulmaya yol açtığını gösterir.
Ayrıca, eserin dilinin ve anlatımının gücü de dikkat çekicidir. Dostoyevski, derinlikli karakter portreleri çizerken aynı zamanda sürükleyici bir kurgu sunar. Okuyucuyu karakterlerin iç dünyasına çekerek, onların duygusal yolculuğuna eşlik etmesini sağlar.
'Kumarbaz' sadece bir kumarbazın hikayesini anlatan bir roman değil, aynı zamanda insan doğasının ve toplumun karmaşıklığını derinlemesine irdeleyen bir başyapıttır. Dostoyevski'nin ustalıkla işlediği temalar ve karakterler, okuyucuyu etkileyici bir yolculuğa çıkarır ve unutulmaz bir deneyim sunar."
Notanın Ervahı ‘ilk ritim’ – Sümeyye Demirkan
Merhabalar
En son sanırım M.Ö bir gençlik kitabı okumuştum ve sonrasında tövbeler ederek o türü okumaya son vermiştimBu istikrarlı sürecim sevgili @sumeyyedmrkan ‘nın kalemi ile tanışma kitabım olan bu bebek sayesinde son buldu Arkadaşlık, aile sorunları, müzik, motor sevdası ve aşk gibi unsurların
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer
*Yazar
#Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Bile bile lades..
Bu kitap ilk çıktığı zamanlar tüm kitap kanalları pr yapmıştı ve anında kitaptan soğumuştum. Aşk üçgeni mevzusunu da duyunca kesinlikle okumam diyordum. Peki şimdi neden okudun derseniz, Migros yüzünden okudum. Cidden..
Migros Markette (reklam değildir) bazen sevebileceğim kitapları indirimde görünce alıyorum. Bu serinin de
Sevdim mi sevmedim mi kararsızım..
Kitap Duchess isimli on üç yaşındaki karakterimiz ve kardeşi beş yaşındaki Robin'in hayata tutunma serüveni ile başlıyor, annesinin kız kardeşinin katilinin serbest kalıp kasabaya dönmesi bile olaylar gelişiyor.
Kitabın kurgusunu baştan sona düşündüğüm zaman üzerine çok uğraşılmış, ince ayrıntılı olduğunu görüyorum. Fakat okurken bazen ayrıntılarda boğuluyormuşum gibi gelmişti.
Karakterler çok tutarlı fakat oldukça garip. Bazı kitaplarda hani tüm karakterleri hataları, gri kararları ile seversiniz ya, bu kitapta ise tüm karakterleri neden o hale geldiklerini bildiğim, anladığım halde sevemedim. Hepsinden nefret etmedim ama daha çok başlarına ne gelse de umurumda olmazlarmış gibi geldi.
Kurgunun kapsamı domino etkisi gibiydi. O kadar çok karakter ve olay birbirine bağlanarak son noktaya geldiki dönüp bakınca tek bir hamleyi bile değiştirsen her şey çok farklı olabilirmiş gibi hissettirdi, bu güzeldi.
Kitabın oldukça bunalımlı, çarpık bir atmosferi var. Cinayet/polisiye romanlarını oldukça sevsemde ağırlık dram yönüne kaydıkça kitaplardan uzaklaşıyorum sanırım.
Kitabın sonlarına kadar merak duygusunu canlı tuttu yazar. Benim için tek sorun karakterleri umursamıyor oluşumdu. Şaşırdığım noktalar oldu fakat kurgu ve olayların bağlanma şekli beni şaşırttı, hiç bir karakterin verdiği karara yada başına gelenlere şaşırmadım.
Sadede gelecek olursak türe yeni başlayanlara ben önermem, türden değişik bir kurgu okumak isteyenlere tercih edebilir. Benim için iyi ve kötü yönlerini toplayınca ortalama kalan bir kitap oldu diyebilirim..
İyi okumalar dilerim..
