......... GEÇ
1 Gel ey sufi gurur u kibri terk et bu hevadan geç Tayanma ilm ü mala kalma benlikde sivadan geç 2 Hazer kıl zahide buğz eyleme merdân-ı Mevlâ'ya Sakın bağrı yanık uşşakı incitme cefâdan geç 3 Aman inkara gelme aşıkanın kavl ü güftarın Çü sen fehm edemezsin remz-i nutk-ı evliyâdan geç 4 Güzel sevmez şarab içmez safa bilmezsin ey Sufi O tab'ı gam ü meyt-i kalbi terk et şu beladan geç 5 Dâlalet bir beladır başa amma defi asandır Gel ey cahil mürid-i aşk olup ol ibtiladan geç 6 Deme tesbihi terk ile ele almam ben ol camı Hicab-ı aklı çak et marifet bul bu riyâdan geç 7 Olan çün talib-i didar eder aşkın şerabın nüş Bakayı bul şafa bezminde şüretden edadan geç Gam-ı aşk ile mahzûn kulları bil Adile ali Hulûs-kârân sözün gûş etmeye baki i'btilâdan geç
Sayfa 474Kitabı okudu
Reklam
776 syf.
7/10 puan verdi
1k da kitap araştırırken daha önce watpad de okuduğum bu hikâyeye rastladım. Seviyorum bu kitabi yazarın betimlemeleri anlatış tarzı çok hoş. Asi merve ve karan Ali'nin hikâyesi . İlk karşılaşma çok güzeldi karan mervenin okuluna konferansta konuşma yapmaya gelmişti . Öğrencilerden kendisine soru sorulmasını istediğinde Merve de Karana yanlış bir soru sormuştu :)) böylece Karan'in dikkatini çekti. Karan Merve'nin ismini de duyunca ( merve ismi daha dogrusu mervenin anlami karan için özel) küçük kıza bir ilgi besledi ve böylece başladı hikâyeleri. İkisininde aile yönünden yaralari var biri karanlık biride karanlığa adım atan küçük bir asi çakıltaşı... Daha fazla spoi vermemek adina burda bitiriyorum guzel hikaye okunabilir :).
Kehf
KehfBinnur Nigiz · Dokuz Yayınları · 20172,077 okunma
456 syf.
·
Not rated
·
Read in 19 hours
Yorumm
Asi Çakıltaşı 6. Perde Yazarı: Binnur Şafak Nigiz Yayınevi: Dokuz Yayınları Sayfa Sayısı: 456 Merhaba Bir serinin daha sonuna geldim. Macerası ile sizi bazen hüzne bazen sevince bazen acıya bazen heyecana boğan bir dünyayı size sunarken bedenleri büyümüş ruhları hâlâ çocuk olan yetişkinlerin aldıkları darbeler ile yaşama tutunuşunu konu alan bir seri. Zamanın onları yaralarken bir yandan da birleştirerek sarması zamanın onlara bir hediyesi idi. O çocuklar ruhlarındaki yara ile büyüdü ve yetişkin oldu. Yetişkinler büyüttükleri yaralı çocuklar ile karşılaştığında artık o iki çocuğun bir yetişkine ihtiyacı yoktu. Çünkü artık onlar birdi. Karan ve Asi yoktu ya da Ali ile Merve. Onlar vardı yalnızca. Yağmur'un hayatlarına bahşettiği güzellikle birbirlerini saran sevgileriyle büyüyen geniş bir aileleri vardı. Bedirhan, Billur, Sergen, Defne, Güneş, Işıl ve daha nicesi ile sizi içine alan bir seri için teşekkürler Binnur Şafak Nigiz Bizi güzel bir seri ile buluşturdun. Seriyi okumak isteyenler için 10/10 luk bir seri akıcı kendinizi kaptırmaktan alıkoyamıyorsunuz. Hepinize şimdiden iyi okumalar Kitaptan Alıntılar Öyle acı gerçekler vardı ki, yalanlar duymak isterdin. Sen kendine gecikiyorsun! İnsan aslında en çok kendini yaralıyordu. Hangimiz yaramızın kabuğunun kendi kendine düşmesine izin vermiştik ki? Ya koparıyorduk onu ya da kaşıyıp kanatıyorduk. Öyle ya da böyle, kendimize en büyük zararları hep yine kendimiz veriyorduk.
Asi Çakıltaşı - 6. Perde
Asi Çakıltaşı - 6. PerdeBinnur Nigiz · Dokuz Yayınları · 2022374 okunma
112 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 3 hours
Bu aralar, hep ertelediğim kitapları okudukça, pişmanlık mı yoksa mutluluk mu daha ağır basıyor bilemiyorum. Daha önce bilip de niye okumadım diye üzülürken, okudun işte, hâlâ okumamış da olabilirdin deyip mutlu oluyorum. Ben nasıl okumayı hep erteledimse, Peyami Safa da o bilinen psikolojik romanlarını yazmayı ertelemiş. Bildiğim, geçen yıl bir Nazım tiyatrosunda yine denk geldiğim, o ertelemenin bitişi anı ile başlayayım yoruma. Nazım Hikmet, Sabahattin Ali ve Peyami Safa iyi arkadaştırlar. Aralarında konuşurken Safa'nın kol ağrısı başlar. Diğer arkadaşları kızar ona, doktora gidip buna çare bulmuyor diye. Safa, kol veremi, der bu, geçmez. Çocukluğundan beri çektiklerini, hastane ziyaretlerini, yaşadıklarını anlatır. Nazım, neden bunları yazmıyorsun deyip arkadaşını cesaretlendirir. Sonrasını biliyorsunuz. Kısa bir roman olsa da Dokuzuncu Hariciye Koğuşu etkileyici bir eser. Dizindeki ağrılarla çocukluğundan beri boğuşan bir gencin hem dizindeki hem gönlündeki ya da başka bir deyişle hem bedenindeki hem de ruhundaki ızdıraplarla mücadelesi. Tanpınar boşuna dememiş 'acının ve ızdırabın romanı' diye. Her sayfasında, her cümlesinde, sizi esir alıp o acı ve ızdırabın içine atan ve onla karan bir eser. O hastane koridorlarında, hastaların arasında siz de boğuluyorsunuz okudukça. Ruhunuz acıyor. İlk aşkın acısına mı vücudun sızısına mı teslim olacağınızı bilemeyip heyecanla sayfaları okuyorsunuz. Yapmayın. Benim gibi bekletmeyin. Gerçi karar verdikten sonra biraz da biz beklettik ama okumak için fırsat yaratan, birlikte okuduğumuz çok teşekkürler. Bu psikoloji burda bitmez, Safa daha okunur. Kitapla, Sağlıcakla.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye KoğuşuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 2022102.8k okunma
Karan Ali
“Çok yanlış bir okyanusun çakıl taşına göz diktin.”
Reklam
117 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.