ahmet er

ahmet er
@karanehir35
45 okur puanı
Haziran 2018 tarihinde katıldı
mormos mormos kadin dolusu trenler gecerlermis durup maviler kenti izmirden ben ki aşksizim kac ay günüdür körahsap . sarsilir rayları icimin gectikce durup mormos kadin dolusu trenler batar bir ignedir bu sezyumlu anlarda yalnizlik üstünde kalbimin gezdirdigim yarsam simdi bulutlari o beyaz cikmaz yirtilan bosluktan o tek bir
Reklam
Elleri Armutlu Bir Yavuz elleri armutlu bir yavuz elma toplar gök karası bir konya'da gecerken caddelerinden kavruk oglanli bu kentin bir avize almıştır durup kenarları mor guneşte kurutmuştur düşlerini şehzade sarısı çıkmıştır çıplak/giyinik koşulara hep kaybetmiş bir Meram şövalyesidir atsiz avratsiz ve kilicsiz elleri karanfilli bir yavuz seni seviyorumlar götürür gözleri orkideli bir kıza/gök karası bir konya göğü altında A'larla U'larla D'lerle bakarlar birbirlerine elleri basakli bir yavuz kosturur bugday tarlalarinda esmerok kelebeklermişcesine gök karasi bir konya altinda papatyali caylar demler daglarda yuzunu alip basinasurgun ruzgarlara surter ve avuclarina bir de kanavice isleyen bir kizin ki ayva tüylülü ve biyikli a.er
Kısaca hepimiz, her an ve saniye devlet dersine tabiyiz. Kendinize dikkat edin çocuklar, sıkı giyinin! MEÇHUL ÖĞRENCİ ANITI Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında Bir teneffüs daha yaşasaydı Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür Devlet dersinde öldürülmüştür Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Elleri Armutlu Bir Yavuz elleri armutlu bir yavuz elma toplar gök karası bir konya'da antik bir antikacı babasından bir avize almıştır kenarları mor guneşte kurutmuştur düşlerini şehzade sarısı çıkmıştır çıplak/giyinik koşulara hep kaybetmiş bir Meram şövalyesidir bıyıksız ve karaşın yavuz'un adaşı padişah selim sığamazken saraylara/kavuklu ve üzümlü sivil ve mülkiyetsizdir bizim yavuz/penceresiz ve mor tarihi düzünden yazan sezarlara karşı tarihin tersinden ayaklanan bir spartaküstür/ yalın ayak ve yalın kılıçsız elleri orkideli bir yavuz seni seviyorumlar götürür gözleri zambaklı bir kıza/gök karası bir konya göğü altında A'larla U'larla D'lerle bakarlar birbirlerine a.er
Yaz Kalbiyle Gelir Yaz kalbiyle gelir aramıza. Çocukça bir nazla hızlanan suskun ve acemi dudaklara.. Yağmuru ve bulutu tutar, gölü efsunlar, soğuk bir bahçe tadı bırakır gözlerin kilitlendiği bîçare dakikalara.O kalp üşüten haz, her sabah rûha değen netameli sıyrık; ürpertir dili ve dilin içinde yırtılan kasveti.. Bütün gece bir mahzen
Reklam
Nirvana karanlığı geçelim karanlığı geçelim ne uyku ne ölüm hem uyku hem ölüm düş içime uyu ve sonsuz büyü unut renkleri ve şekilleri hepi ve hiçi beni ve seni ve geceyi yuttu nirvana Asaf Halet Çelebi
Coğrafya kaderdir. İbn-i Haldun
aerodinamik I- gidip gelmekte düşler siyahşın rengiyle kara bir karanlığın içinde yırtılır aniden kozası sessizliğin etrafa gürültüyle saçılır
Gül 1 Şair: İlhan Berk İzmir'e götürüyorum bir gülü Sarı bir gülü.. Gül 2 Şair: İlhan Berk -Bu cadde nereye çıkıyor? Bir güle bakıp böyle diyorum.
dehliz saçlarımı denizde ıslattım ve rüzgarda kuruttum içimi sütle yıkadım kanla yoğurdum elimde zamanın bilediği bıçak nereye saplasam
Reklam
ve açar güller ve açar güller kopkoyu bir karanlık içinden yırtılır damarları kuytuda saklı mavinin ve erir zaman bir çocuk kalbinde herkes uyur uyur bu saatlerde yorgun argın açık saçık ve edepsiz böcek ayaklarıyla kımıldar bütün uslu sessizlikler ve açar güller kirli ve tozlu bir yağmur sonrası renklerin prizmasından geçer kaybolur isyanlar umutlar ve öfkeler kabarır sırtı nehirlerin denize yaklastıkca a.er
Karanlık Sular işte zaman kesik bir damar gibi damlıyor kanı beyaz tülüne hayallerimin bir nehir çırpınıyor içimde denizini yitirmiş el sallıyorum bütün yansımasız gölgelere bütün eğreti otlara denizinden utanan yunuslar karaya vururken inadına denize vuruyorum ben susuz boşluklarım da suyla doluyor boşluksuz boğuluyorum ne güzel a.er
Kudüs kalbimin ince yollu damarıdır kudüs yağar sağanaklarıyla cümle toprağa bütün kubbeleri tutup ters çeviriyorum erklerin görkemliliğine inat kısaltıyorum boyunu minarelerin bütün seni ey sevgili öne çıkarmak için. içine kapanan bir mağarayım doğrularımı ayakta tutmak zorundayım sürgün bir ırmağım yoluna koşut geliyorum ardından
DÜN DAĞLARDA DOLAŞTIM EVDE YOKTUM Güneş cebimde bir bulut peydahladı. Taş, kördür diye yazdım. Ölüm, geleceksiz. Şeylerin yalnız adı var. Ve: 'Ad evdir.' (Kim söyledi bunu?) Dün dağlarda dolaştım, evde yoktum. Bir uçurum bize bakmıştı, uçurumun konuştuğu usumda. Buydu bizim kendine sonsuz olanı duyduğumuz. Nesneler ki zamanda vardır. Terziler çıracısı Hermüsül Heramise'nin pöstekisi her bahar ayaklanırdı. Yağmur yağmamazlık edemez. Taş, düşmemezlik. Ne diyordum, dünyanın düşünceleri yoktur. Otların canı sıkılmaz. Kurşunkalem kendini ağaç sanır. Ufuk, hüthüt kuşu. Seni bilmem, bir söylene dönüşmek içindir dünya. Onun için başka bir son yok. Bir söylene dönüşmek, bir söylen olmak! Sonsuzluk dediğimiz budur. Nerden başlasam yine oraya geliyorum. Ben gidiyorum. Ölüme, o büyük tümceye, çalışacağım. dün dağlarda dolaştım evde yoktum İlhan BERK
Uzun Yağmurlardan Sonra Şair: Gülten Akın Sen yağmurlu günlere yakışırsın Yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler Islanan yapraklar gibi yüzün ışır Işırsa beni unutma Alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün Kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra bir gün Bir yer sızlar yanar içinde büsbütün Her şeye rağmen ellerin üşür Üşürse beni unutma Yeni dostlar yeni rüzgarlar gelir geçer Yosun muydum kaya mıydım nasıl unuturlar Kahredersin başın önüne düşer Düşerse beni unutma
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.