Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere,
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğruna ölümlere gidip geldiğim,
Zulamdaki mahzun resim,
Haberin var mi?
Görüşmecim, yeşil soğan göndermiş,
Karanfil kokuyor cıgaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin...
YERÇEKİMLİ KARANFİL
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
Oysaki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz,içimize bir karanfil düşüyor gibi
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı
Şu kadarcık kalıyor
Atatürk'ün Adalet'i...
Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak
Sen o karanfile eğimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu? Bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.
DÖNER DİYE BEKLEDİM
Saymadım, hasretinle bu kaçıncı yılbaşı!
Bir ihtimâl de olsa döner diye bekledim.
Ne bir demet karanfil, ne bir damla gözyaşı;
Bir hâl hatır sormayı dener diye bekledim…
Şu kışta kıyamette ömrüme düşen karda
Bir dostuma uğrayıp ahvâlimi sorar da
Belki de bir nedamet, bir merhamet duyar da
Yenilmez gururunu yener diye
Ölüye ağlayamayan insanların huzursuzluğu içindeyim. Gülenlere kızıyorum. Halbuki ben yaşamayı severim, delicesine! Öyle şeyler bana vız gelir ki günler boyunca. Düşmanlıklar, iftiralar, yalanlar, ekmek parama göz dikenler, gidip sevgilime beni yerenler, hepsini hepsini sevdiğim günler, saatler vardır. Bütün kinim yirmi dört saat sonra eski zaman havuzları gibi sakindir. Ama bugün yemişlere,
çiçeklere bile düşmanım. Karanfil satan adam gülüyor. Ötede simitçi gülüyor. Benden başka hepsi mesut. Topunuzun Allah belasını versin!
Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere,
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğrunda ölümlere gidip geldiğim
Zulamdaki mahzun resim.
Görüşmecim yeşil soğan göndermiş
Karanfil kokuyor cigaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin..
-Ahmet Arif-
HOŞÇAKAL
Ayın hareketlerindendir gel-gitlerin ...
Gök gürültün, sağanak yağışların,
Zelzelen, yer çekimin ve hatta tüm çekimin...
Sana karşılık aflarım zeytin gözlerine kelepçeli oldukça,
Tutsak zaaflarım, açılmamış karanfil kokulu zarflarda...
Hoşçakalı telaffuz ederken aslından yansıma güneş, özbeöz geceye durmuştu.
Yarıma cezalı ay
Napolyon dönemi ve günümüzde olmak üzere iki ayrı zamanda geçen hikayenin dili ve anlatımı iyi, ve oldukça sürükleyici bir roman. Kitap romantik , hatta biraz erotik bir casusluk romanı.
Kim karıştırdı her şeyi, ne hakla, ne diye
Nasıl birikmiştik bu kadar acele
Sevgiyle, utançla, boşvermeyle, kinle
Bağışlamayla, bozan sulandıran bağışlamayla
Bugün bir karanfilimiz eksildi seni nasıl anacağız bilmiyoruz...
Ben kendime bir karanfil mezarı satın aldım
Beni oraya gömecekler
Ruhi Bey cenazeme gelecek.