Drizzt'i eşsiz yapan ayrıntılardan biri de kitap içindeki içsel sohbetler. Bu sohbetlerden birinde Drizzt'in tanrı inancı ile yüzleşmesi, bu inancın sözler ve hareketler dışında kalbin hissettikleri ile olan ilintisini anlatması muazzam.
Çeşitli kaynaklarda karanlık elfler defalarca kez karşıma çıktı. Hiçbirinden Drizzt'e ait derinliğin, yüce gönüllülüğün, açık bir ruhun ince detayları karşıma çıkmadı. Hangi kitabı okursam okuyayım zihnen, kara elfin yanında olma dürtüsüne engel olamadım. Şakaları ile güldüm, kayıpları ile kederlendim.
Dokuzuncu kitap işte bu olumlu duygular için bir bağlantı noktası oluşturuyor. Menzoberrenzan'dan yola çıkan binlerce drow ve drowların güttüğü binlerce insansı karanlık altı yaratığı kadim cüce yurdunu ele geçirmek için yola çıkıyor.
Tek başlarına ne kadar kudretli ve kuvvetli olursa olsun cüceler yakınlarında bulunan müttefiklerden yardım çağırıyor. Bu çağrı bazı inatlaşmalara ve gururlu diklenmelere sebep olsa da sonuçta "Zaman Çarkı" serisinin son kitabında Mat'in yönettiği orduların karanlığı perişan ettiği savaşa benzer bir savaş ortaya çıkarıyor.
Çokça keyif aldığım ve iyi ki devamı var diye sevindiğim "Karanlığın Kuşatması" sonraki kitaplar için verdiği ipuçları ile son buluyor. Özellikle Wulfgar'ın dönmesine yönelik ayak izleri bir okur olarak beni fazlasıyla mutlu ediyor.
Okuduğunuz için teşekkürler.
Polisiye roman sevenler için sürükleyici bir kitap. Ajan olan annesinin yine ajan olan babası tarafından öldürüldükten sonra intihar ettiği yalanına bir türlü inanmayan iki kardeşin gerilim ve macera dolu arayışlarına tanıklık edecek, gerçeğin anlatılanlardan ne kadar da farklı olduğuna şaşıracaksınız. Keyifli okumalar...