"Bir şeyler hissetmenin özlemiyle yanıp tutuşurken oturdu uçurumun kenarına bu gencecik yaşında artık hiçbir şey hissedemez olmuştu. Aşk, sevgi, acı, üzüntü hiçbirini hissedemiyordu en son ne zaman ağlamıştı ki?en son ne zaman ağladığını bile unutmuştu. Kim olduğunu unutmuştu sahi kimdi o? geçmişine dair zihninde oluşan tek imge karanlıktı karanlıktan başka bir şey yoktu geçmişinde. Hoş şimdisinde de geleceğinde de karanlıktan başka bir şey görmüyordu. İnancı kalmamıştı hiçbir şeye ne sevileceğine ne seveceğine ne de o karanlıktan bir ışık görebileceğine inanmıyordu artık. Her ne kadar bitmiş olsa da dışarıdan öyle görünmüyordu neşeli, bakımlı ve güç timsali gibi görünüyordu ama bir bilselerdi içini zihninde sürekli bu dünyadan gitme arzusu vardı sürekli ölümü düşünüyordu ne başarmaya gücü vardı ne de başarısızlığı kabullenmeye... Dünyayı bir masaldan ibaret görüyordu ama çocukken dinlediği güzel mutlu masallardan değil karanlık alabildiğine karanlık bir masal olarak ve bu masalın devamını merak etmiyordu artık. Bu dünyadan çekip gitmeye de cesareti yoktu pek.ara sıra gelip gidiyordu uçurumun kenarına işte yakıyordu üç beş sigara belki bu sefer bitirebilirim bu kabusu diye oturuyordu uçurumun kenarına ama yine tüm cesaretini kaybedip son sigarasını da bitirdikten sonra kalkıp gidiyordu dalıyordu tekrar karanlığın içine.." Rabia Tüfekcioğlu
"senin en karanlık göklerinde salkım salkım yıldızların var, benim içimde insan ayağı değmemiş karanlıklar."
Bedri Rahmi Eyüboğlu
Bedri Rahmi Eyüboğlu
Reklam
HÜZÜN KOKULU AŞK Hayatım boyunca çeşitli korkular yaşadım içimde. Hem de en acımasız olanlarını… Yine de kimseye söylemedim. Hiç kimseyle paylaşmadım, yaşadıklarımı. Daha çocukken o küçücük yüreğime korkunun her türlüsü yerleşti. O zamandan beri bu duyguyla iç içe yaşadım. Bu yüzden de korkuyu içinde saklayan kişileri ben gözlerinden tanırım. Onu
Gün sona erdiğinde şehir ışıklarını izlerken hemen aklıma bu dünyanın yalan, kötü olduğu gelir. Birden içimden şu düşünceler geçiverir; bizler bu şehir ışıklarına bakıyoruz ancak orada karanlıklar var ve bu karanlıklarda belki bir kız çocuğunun hayalleri acımasızca söndürülüyor ve belki bir erkek çocuğu mutsuzluğa sürükleniyor, kim bilir belki de o karanlık bir çocuğun çocukluğunu elinden alıyor.
GÖRÜCÜ İşten eve geldiğimde oldukça yorgundum. Elbiselerimi değiştirip hemen odama çekilip uzanmak istiyordum. --Anne! Ben geldim! Mutfaktaydı. Sesimi duyunca ellerini havluya silerek yanıma geldi. Gülümsüyordu. --Hoş geldin, aslan oğlum. Hay maşallah. Seni yaradana kurban olurum ben. Şaşırmıştım. Ama hemen kendimi toparladım. Ne de olsa böyle bir
İnsan, insana gönderilmiş en karanlık felakettir. İnsanın felaketi karanlıklar değil, aydınlanamamış aydınlıklardır. Elişa
Reklam
827 öğeden 291 ile 300 arasındakiler gösteriliyor.