Ubuntu! Yani insanlık! Afrika'yı Afrika yapan bir felsefe... Ubuntu, "Ben, biz olduğumuz için benim" demek, "benim ben olmam da senin payın var" demek. Yani insanlığın birliği üzerine kurulu bir Afrika felsefesi.
"Afrika'ya dair en karanlık şey dünyanın bu kıta hakkındaki bilgisizliğidir."
Reklam
Ubuntu! Yani insanlık! Ubuntu, “ ben, biz olduğumuz için benim” demek, “benim ben olmamda senin payın var “ demek. Yani insanlığın birliği üzerine kurulu bir Afrika felsefesi.
Biz insanlar yüzyıllardır etrafımızdaki doğa uyum sağlamaktansa doğayı evirip çevirip kendimize uyum sağlamaya zorlamadık mı? En sağlıksız, en suni yaşam şartlarını kendimiz yaratmadık mı? Bize hizmet etsin diye yarattığımız şeylerin kölesi olmadık mı? Sonra da yine kendi ellerimizle yarattığımız o korkunç yerleşim yerleriyle mücadele etmek zorunda kalmadık mı? Şehirler yaptık devasa. Bize hayatlarımıza hükmeden…. Peki sonra tek hayalimiz, bir gün o yarattığımız şehirlerden doğaya kaçmak olmadı mı?
Zaman… Nasıl da akışkan bir kavramdır… Çünkü kimse onu durduramaz ve kimse akıp giden zamanı geri getiremez. Zamana karşı yarışırız ama ne kadar fuzuli bir uğraştır aslında. Hayıflanırız boşa harcadığımızda. Beklemeyi sevmeyiz, bekletilince kızar, bekletince utanırız. Oysa zaman başka bir boyutta yaşanır Afrika’da. Akmaz, kokmaz bir kavramdır. Kimse hayıflanmaz, üzülmez zaman geçti diye. Çünkü hayat bu değil midir? Zamanın akması yani… Ve insanın yapabileceği tek şey de onunla akıp gidebilmek… Hiçbir yere koşuşturulmaz, acele işe şeytan bile karışmaz Afrika’da. Zaman akar. Kimse ona karışmaz. Kimse onunla yarışmaz.
Bir Afrika atasözü; Hızlı gitmek istiyorsan tek başına, uzağa gitmek istiyorsan toplu halde yürü…”
Reklam
Ugandalı yazara saatini ona satmasını istemiş, yazar satmak istemeyip direnince; “Boşver gitsin. Beyazların saati, benim vaktim var” demiş. “ Ben istesem kol saati satın alırım ama sen istesen de vakti satın alamazsın!” ???
Carpe diem,
Siz hiç ertesi gün yemek için avlanan aslan duydunuz mu? Hayır mı? Iste Afrika'nın insanı da aynen öyle...
Sayfa 30 - Ephesus TravelKitabı okudu
Carpe diem, yani “Günü yaşa” Latince bir özdeyiş… yarını göreceğinin garantisi olmayan bir ömür sürerken, elinde bugünden başka bir şey olmayınca anı yaşamaktan başka ne yapabilir ki insan?
Saklayacak, kollayacak, aman kaybolmasın, çalınmasın dediğiniz hiçbir şeyimizin olmadığı bir hayat düşünün…. Evinizin kapısı açık kaldı diye, anahtarınızı kaybettiniz diye endişelendiğiniz anlar vardır ya da çantanızı kollayayım dediğimiz durumlar… Yarın ne gitsem, yarın ne yesem diye düşündüğünüz… Sonra böyle kaygıların hiç olmadığı bir hayat… Sahip olduğunuz ve olabileceğiniz her şey yanınızda, üzerinizde. Tek bir anahtarınızın dahi olmadığını hayal edin… Nasıl olurdu?????
Reklam
……bizi ayıran farklılıklarımız değil, “farklıya” karşı tutumlarımız.
Sahi… Birbirimizi görmediğimiz ev, ev midir? Aramıza ördüğümüz duvarlar küçüklükten itibaren duvarla, betonla başlamıyor mu?
Bilgi satın alınıyor alınmasına ama bilgelik, bana sorarsanız sadece atadan, dededen gelen bir eğitimle ediniliyor. En iyi okullara göndermeyi becerebileceğimi çocuklarımıza bilgeliği, evde, ailede, yani kendi kabilimizde öğretebiliriz gibi geliyor. ???
228 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 saatte okudu
Bir portre sergisi gezdiğinizi düşünün, her portre de karşınızdaki kişiyi görmek istediğiniz şekle büründürürsünüz. Kendi duygularınızı katarsınız fotograflara ama esas olan karşınızdakinin duyguları olmalıdır. Siz onları izlemiyorsunuz onlar sizi izliyor her bir karede...
Karanlık Kıtadan Aydınlık Yüzler
Karanlık Kıtadan Aydınlık YüzlerMeltem Yaşar · Ephesus Yayınları · 201812 okunma
Ugandalı Müdür
Ama ben bu kadar büyük evi ne yapacağımı bilemedim. Belki baska çalışanlar için de kullanılır diye düşünüyordum. Hem bu kadar çok odaya ne gerek var ki? Karım ve çocuklarımla bana bir oda yetiyor. Birbirimizi göremediğimiz ev, ev midir? Sahi...
Sayfa 60 - Ephesus TravelKitabı okudu
Resim