Kıyamet senaryosu kesinleşmiş bir hikâyedir. Arka arkaya üç dondurucu kış yaşanacak. Bütün göller, ırmaklar, denizler donacak. Güneş soğuyacak ve artık hiç yaz olmayacak. Durmadan kar yağacak, acımasız beyaz bir sonsuzluk gelecek. Sonunda bu sonsuz kış geldiğinde, Kurt Skoll güneşi yutacak. Güneş ve yıldızlar sönecek, kavranılması imkânsız bir karanlık hüküm sürecek. Fimbul kışı...
Okulda bize dünyanın sonunu kuzeylilerin böyle hayal ettiklerini öğrettiler. Hristiyanlık onlara evrenin alevler içinde yok olacağını öğretmeden önce buna inanırlarmış.
Karanlık, içinde o olduğu zaman hep katlanılır hale geliyordu. Karanlığın en güzel haliydi. Tatlı, sıcak bir yaz gecesi gibi. Deniz kenarında ateşin karşısında oturmak gibi. Kıkırdamak gibi. En tatlı sohbetler ve hiç güneş doğmasın isteceğiniz kıpır kıpır hisler gibiydi. Birinden ilk kez hoşlandığınızı anladığınız an gibiydi.
Gecenin esintisi beni sarstı bir anda aklıma geldi o mazlumların acıları rüyama girdi dul bırakılmış kadınların çığlıkları beni ağlattı ve zincirlerin altında yükselen iniltiler ..
Ey nefesim soluğum
Ey Kudüs’üm
Geceleri mırıltı halin de senin kurtuluşun için dua dua yakarıyorum kim bilir ki
Ey kalbimin özlemi belki de senin kurtuluşun karanlık gecenin ardından doğan güneş gibi olur ..