Karavandaki Kadının Kitapları

Reklam
Doğduğum ev artık yavrusunu tanımayan bir hayvan gibi bakıyor uzaklara
yeryüzünde en eski şey su tufandan önceki suyla tufandan sonraki bile aynı değildir

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Zaman bir şeyleri anlama mesafesi ise anladıkça fark ediyorum ki yaklaşıyorum, ama her anladığımla da mesafe açılıp erişilmez bir uzaklığa kaçıyor ve bana bir yakınlık duyurup uzaklığı veriyor. Ama zamanın ve mesafelerin farkına varacakken benden aniden uzaklaşmaları, beni fırlatıp atmaları, önce yakınlığı bulmamı öğütlüyor biliyorum, bu kadarını biliyorum, fazlasını da biliyorum ama yapamıyorum. Hiçbir şey yapamıyorum.
Sayfa 196Kitabı okudu
Reklam
O'na dünyaya hiç kıymet vermediğimi falan söylüyorum, sesim, duruşum camilerde, mescitlerde gördüğüm bana da bazen şifa dağıtan duru ve samimi insanlarınki gibi değil, kamera görmüş gibi yapıyorum yine, mikrofon sesi ediniyorum.
Sayfa 181Kitabı okudu
Bir dize bana büyülenme hissi verdiyse ben o dizedeki yürüyen, sırtını kumların kırbaçladığı adam olurum, Büyülenmem hemen kendime yönelir Okuduğum, işittiğim her șey benimdir,
Sayfa 171Kitabı okudu
Kendini bir kez çıplak gözle görebilse insan, bir bakabilse yapamadiklarına değil bu hali ile yapabildiklerine saşar. Bir kez gerçekten görebilse olmușu, verilmiş, olabilecek her şeyin aşinası olur artık. Aşinası olunan artık tiksinilen ve inleten değildir. Sadece kime ne kadar gösterileceğinin tedbiri alınır; aşinalık tedbirleri. Kırgın değilim. Gördüm ve önümdekinden başka bir şeyim olmadığını anladım. Önümdeki bir parça zaman, farkına varabildiğim kadar.
Sayfa 150Kitabı okudu
Sanki aklımı kaybederken kendimi buldum. Kaybettiğim de doğru, bulduğum da Ama kaybın da, bulunanın da ne olduğu belli değil. Kaybım da büyük üzüntü değil, buluşum da bir șenlik değil. Bu hiçbir şeyin hiçbir şey olmaması, en büyüğün en küçüğe çarpıp olan kime olacaksa o olması ve her şeyin hep aynı kalması,bu seyir hali var ya, bu bakış, bakış bakış, öleceksem bundan ölmek isterim, Öleceğim elbet ve beni o öldürecek. Baktıkça ve hareketsizlik hız kazandıkça işte yine altüst oluyorum, altüst, altüst ve altım, üstüm fark etmiyor.
Sayfa 148Kitabı okudu
Yirmi sene önce alıp okumadığını boşta kalınca karıştırır oldu, herkeste olan kimsenin olmaz oldu. Ah "bilgiyi çoğaltın, yayın" sözü füsus şerhlerini, psikiyatri kitaplarını, hadis kitaplarını basıp basıp etrafa kaldırımlara döke saça yaymak olarak anlaşılırsa, kaldırımlar da șeyhler, șeyhalar, fakihler, psikanalistlerle dolar elbet. Dinsiz kalmadı, hepsi mutasavvıf oldu, güldeste okuyan müctehid oldu, bunları lüzumsuz bulan postnişin oldu, deli kalmadı hafif nevrozlu, psikoz ipini elinde tutan sanatkar oldu, Olan, oldu bitti doğru yolda olana oldu. Herkesin hikayesini dinlemeye, herkese ayrı ayrı hayran kalmaya mecbur oldu, kendini onların yanında yavan bulmaya, sonradan olmanın sonraki her halinde bir kıymet bulmaya, nasıl keşfedildiği, lûtfa mazhar olunan hallere hasret duymaya mecbur oldu!
Sayfa 136Kitabı okudu
Reklam
Herkes kendi nasılsa o halin benzerini affediyor, anlıyor şöyle kaldırıp yüksekçe bir yere yerleştiriyordu. Kitap, kılavuz vs. kimin elindeyse onun sesiyle konuşuyordu. Bu her şeyin bir arada tartıldığı tartılar güvenilir değildi.
Sayfa 120Kitabı okudu
Gençlikte insanın içi bomboş olduğundan içine ne düșse büyük gürültü çıkarıyor elbet. Her șeyin iyi ya da kötü aksi pek büyük oluyor. Zaman geçince halbuki en güzel, en yüksek seylere bile bir yerin kalmadığı, her türlü etkilenmenin vaktiyle tüketildiği ve şimdiden sonra olacak olanın ve biçimlendirecek olanın bu vaktiyle dolanlar olduğu anlaşılıyor.
Sayfa 106Kitabı okudu
Huzur da bir çeşit cinnet miydi yoksa, öbür cinnetin kısa, dalgın bir dinlenme odası mıydı yoksa? Kim bilir belki geçici şeylerin de bırakabileceği kalıcı şeyler vardır.
Sayfa 102 - Belki de...Kitabı okudu
herkes kendinden çok şey umar, herkes kendinin hayal kırıklığıdır.
"Yok"tan bir zenginlik bulabilmek için önceleri çok başka şeylerle zengin olmuş olmak gerekliydi.
162 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.