Güzelliğin, şöhretin, mevkiin ve getirisi mutlak övgü olan bilumum maddi üstünlüklerin dünyasına bir kor düştü ve alev alev yandı gözlerimin önünde.
Kimimize daha masum, kimimize daha günahkâr, ama hepimize bir gerçeği hissettirecek satırlar. Bir sırrın açığa çıkar da çıplak hissedersin ya, öyle. Ruhun sırrına ermekten aciz, ama nûruna ve kirine bir o kadar hâkim.
Dorian, ruhunun nûruna ulaşmakta başarısız ama son derece özgüvenli 'iyi'lerin arasında, haddi aşan bir cesaretle onların tam tersi istikamete yürüyor. Dışında müthiş güzelliği ve içinde olanca çirkinliği ile karda yürüyor, izini belli etmiyor. Ne acı ve ne tanıdık her birimize..
Dramatik ve karanlık bir canlılığı olan bu kitap, çıkış döneminde, topluma karşı ahlaksızlığı yüceltme suçundan yargılanmış. Bu durum, kitabın büyük bir bölümünde bütün çirkinliklerden rahatsız edici bir alayla bahsedilmesine karşın, kısmen kabul edilebilir. Yine de okuyucu olarak başrole bürünmek, kitabın sonuyla mukabil, ancak uyanılmak istenen bir kabus olur.
Kitap satır satır dolu, neredeyse hiçbir diyalog boş geçilmemiş, her birinin duraksatacağı biri rahatça bulunur. Manipülasyon edilmeye müsait olmayanlara bile acaba dedirtecek kadar kuvvetli serzenişleri de bi' hayli. Neyseki bütün bunların sonunda, kazananan ve kaybeden dengesinde absürd bir değişiklik olmuyor da, o kadar da batmadı daha bu dünya, diyip nefes alabiliyorsunuz. Günahlar hâlâ kınanıyor, içimizdeki çirkinlikler hâlâ utanılası. Bir roman karakteri bile gizlemeye mahkum. Yani hâlâ bir umut var...