Nasıl da tuhaf, nasıl da anlaşılmaz oyunlar oynuyor alınyazımız bize! Acaba arzuladığımız bir şeye hiç kavuştuğumuz olmuş mudur... kavuşmak için var gücümüzü harcadığımız bir şeyi elde etmişliğimiz? Galiba bunun tam tersi oluyor hayatta. Kimi, gösterişli atların çektiği şık bir araba için yanıp tutuşur ve yanından hızla geçen arabaların ardın dan özlemle dilini saklatırken, kiminin şahane atlar koşulu göz ala bir arabası oluyor, ama o neye sahip olduğunun bile farkında olmadan biniyor arabasına, Kiminde şahane bir aşk, ama iki minik lokmadan başka bir şeyin giremeye ceği yüzük kadar bir ağız olurken, kiminin hangar gibi ağzi oluyor, ama onda da yiyecek kuru ekmekten başka ara ki birşey bulasın!
"Ârızun yâdıyla nemnâk olsa müjgânım n' ola
Zayi' olmaz gül temennâsiyle vermek hâre su"
(Senin yanağını anmaktan dolayı kirpiklerim ıslansa nolur? Zira gül elde etmek isteğiyle dikene verilen su boşa gitmez.)