Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
ve ne tuhaf çağrışımlar söyle kardeş başıboşlardan mısın sen de evet köpekler gibi başıboşlardanım ben de ama bağlanacağım köpek gibi sadakatle
Zeynep daldı. Aynı anne babanın aynı şekilde yetiştirdiği iki kardeş... Ağabeyi ve kendisi... Nasıl olup da bu kadar farklı olmuşlardı? İkisi de ülkesini sevdiğini düşünüyor; ikisi de ahlaklı, doğru yolda ve dürüst olduğu kanaatinde. "Daha da ilginci, ikimiz de birbirimizin yolunun yanlış olduğundan eminiz," diye düşündü Zeynep. "Belki de Atatürk'ün tepeden indirerek ve uygun gördüğü biçimde dayattığı modernleşme aksak bir demokrasi yarattı. Şimdi Osmanlı'nın kalıntıları ve uzantıları ile bir asra yaklaşan Cumhuriyet, asla gerçekleşmemesi gereken ama bir kez yapılıp eşlerin öyle böyle dayandığı itiş kakış evliliklere dönüştü. İşte bana teklif ettikleri de aynısı... Ya da..." Düşündükçe aydınlanıyordu insan; ama yanlışını bularak ama fikirde derinleşerek... "Hep böyle sinsisiniz," diye düşündü, öfkelendi. "Önce güler yüzle, ılımlı ılımlı yanaşın, sonra elini vereni saldırgan bir sarmaşık gibi sarıp kapatın...
Sayfa 173 - Sözler: Şimdi ellerindedir Poseidon'un yabasıKitabı okudu
Reklam
336 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
#kitapyorumu #seldaileoku #çingenegelin KAFATASI KURTÇUKLARLA DOLU BİR CESET... DÜĞÜNLERİNE GÜNLER KALA KAN DONDURUCU BİR YÖNTEMLE ÖLDÜRÜLEN İKİ KIZ KARDEŞ VE İKİSİ DE ÇİNGENE... . Kanım dondu yeminle... Yok böyle bir ölüm şekli... Yedi yıl arayla sadistçe işlenen iki cinayet vakası, benim de dengemi bozdu. . Yalnız şöyle bir gerçekte vardı.
Çingene Gelin
Çingene GelinCarmen Mola · Epsilon Yayınevi · 2021166 okunma
208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Bir Çılgın Türk MÜBARİZ!
"İnsan büyür beşikte, mezarda yatmak için. Ve kahramanlar can verir yurdu yaşatmak için."
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
Herkesin bir hayat felsefesi vardır. Kimisi gezip eğlenmek, kimisi evlenip çoluk çocuğa karışmak, kimisi hayallerinden, sevdiklerinden vazgeçip gençliğini hiçe sayarak; vatanı, milleti, devleti, bayrağı
Mübariz
MübarizYurtseven Şen · Zengin Yayıncılık · 20187 okunma
Yanan Ormanlarda Elli Gün
İstanbuldan Anadolu’ya giden trende benim kompartımanda beş kişi vardı. İki kardeş Van köylülerinden biri lise. öğrencisi idi. Diğer üç kişiden biri Mardinli idi.Mardinlinin tesbihleri,yenleri kıvrılmış kara ceketleri,ayaklarındaki lastik ayakkabıları, kederli,ihtiraslı gözleri,bilhassa ihtiraslı,insanın can evine işleyen gözleri başkalarında bulunmaz. Öteki ikisi Kayser’i idi.İkisi bir şeyler. mırıldanır gibiydi.Diğerleri gibi değillerdi.
Sayfa 9 - YkyKitabı okuyor
Kitap sevgisi diye bir sevgi vardır sanırım. Ana sevgisi, kardeş sevgisi, yâr sevgisi gibi bir sevgi. Bu sevgi insanın içinde doğuştan mıdır? Yoksa sonradan mı uyanır? Bunu bilmiyorum. Daha doğrusu, ben şöyle inanıyorum: Kitap sevgisi de bütün öbür sevgiler gibi doğuştan vardır; ama uyuyordur. Onun, zamanı gelince uyandırılması gerekir.
Reklam
Öpücükleri dudakların kelebek teması. Elveda, yok, değil. Ağabey kardeş gibi de değil. Bir vaat işareti mi? Geçmiş ihtirasın işareti mi? Beni hiçbir geleneksel tepkiye sürüklemiyor halleri. Öpücükleri ölmüş kelebeklerin inek gübresindeki tozu. Elveda tene. İncele son gizemi. Değil akla uygun bir önerme. Kararsızlıktan artakalan sadakat mi? Beni hiçbir geleneksel tepkiye sürüklemiyor halleri.
Sayfa 106 - K.550 - 3.Menuetto(Allegretto)Kitabı okuyor
Memleket isterim Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun. Memleket isterim Ne başta dert ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Memleket isterim Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun. Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikayet ölümden olsun.
Şöyle candan, kardeş gibi bir arkadaşlığa dünyalar feda...
Memleket isterim Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun. Memleket isterim Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Memleket isterim Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun. Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Cahit Sıtkı Tarancı
Cahit Sıtkı Tarancı
Reklam
Hiç kitap okumayan bir adam, Niçin merak eder seneye yazılacak kitapları? Bu dünyada bile yaşamayı beceremeyen, Niçin merak eder başka gezegenlerde ki hayatı? Geçmiş ve bugün ne zaman bitirildi ki gelecek sorgulanıyor? İşler hala kalleşçe hal ediliyor ikili ve uluslararası ilişkilerde. Her ülkenin sınırları, dost ve kardeş düşman ülkeler. Doğru düzgün bir top bile oynayamıyorlar kavgasız. Oyunları savaş gibi görenler, savaşı da oyun gibi görüyor elbet. Aynı kadına sevdalananlar birbirini vuruyor, aynı şeyden nefret edenler, can ciğer arkadaş. Bişeyi, bir kadını, bir erkeği yada bir ülkeyi sevmenin cezası ölüm bile olabiliyor bazen..
·
Puan vermedi
''Yalnızca kadınların olduğu bir ülke gerçekten var diyelim, demişti Jeff sürekli,''nasıl insan olurdu bunlar?'' Böyle bir ülkenin kaçınılmaz sınırlamaları,bir arada yaşayan bir sürü kadının kusurları ve ahlaksızlıkları konusunda öyle ukala fikirlerimiz vardı ki.Onlarda ''kadınsı kibir''dediğimiz
Kadınlar Ülkesi
Kadınlar ÜlkesiCharlotte Perkins Gilman · İthaki Yayınları · 201812bin okunma
Vaveyla tekrar başladığında sarılabileceğimiz en faydalı düşünce bizlerin, kimilerinin bizi inandırmak istediği gibi, Eskimolar yahut Avustralya Aborjinleri misali birbirinden uzak, farklı nesillerin üyeleri olmadığımızdır. Zaman ölçeğinde, birbirimizi kardeş saymamız gerekecek kadar yakınız (...) Çocuklarım gezegenin halinden şikâyet ettiklerinde ‘Kesin sesinizi!’ diyorum, ‘Daha ben yeni geldim buraya!'
Biz Hakkı Severek yandık, Sevmeyenler bilsinler
2 Temmuz sabahı, on altı ve on dokuz yaşlarında iki kız kardeş, Asuman ve Yasemin, Sivas'ta yapılacak Pir Sultan Abdal Şenlikleri'ne gidecekleri için çok mutluydular. Şen­likte semah döneceklerdi. Düğüne gider gibi gittiler Sivas'a. Asuman olaylardan hemen önce annesini aradı. "Semah çok güzeldi anne, hepimizin ayakları yerden ke­ sildi, uçtuk sanki," diyordu. Yeter Hanım, "kızım, terlemiş­sindir, sırtına bez koysaydın," diye telaşlandı. Bir süre önce zatürre geçirmişti çünkü. Nerden bilsin, birkaç saat sonra, kızlarının ciğerine yanmış insan eti kokusunun dolacağını. Asuman'dan hemen sonra ekipten biri daha aradı ve abi­siyle konuştu: "Oteli bastılar, annene söyleme, otelden ayrılıp Ankara'ya gideceğiz." Dışarıda saatlerdir bekleyen kalabalık, çok geçmeden ote­li ateşe verecekti zaten. Anne haberi televizyondan duydu. "Televizyonda altyazı geçiyor, ölü ve yaralıların isimlerini söylüyordu. Ne yapacağımı bilemedim. Eve döndük. Öldük­lerini biliyormuş herkes, ama bana söylememişler. Umudu­mu kaybetmedim. Nasıl olsa bir fırsatını bulur, ararlar de­dim. Ama aramadılar. Yasemin'im nerede, Asuman'ım nere­ de diye bağırdım günlerce. Duymadılar sesimi..."
Sayfa 19 - İletişim Yayınları / 10. Baskı 2016, lstanbulKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.