Zülfü Livaneli 'yi aşırı sevmekle beraber Serenad ve Kardeşimin Hikayesi'nden sonra hep bir boşluk duygusu yaşadığımı itiraf etmeliyim.Evet, bu kitap da çok güzel.. Güzel de işte sanki bir kitap çıkarma kaygısına düşülüp, çalakalem gecistirilmis gibi...Mesaj vermeye çalışmakla kurguyu genişletme çabası arasında ikileme düşülmüş de sorunlar belirlenip, altları kurşun kalemle çizilmiş,o arada hikaye baştan savılmış,bu kadar da yeter denmiş gibi...Ben bu olayı anlayamıyorum...Biz bekliyoruz,sabrediyoruz,gık demiyoruz,hani nerde kaldı diye ağzımızı bile acmiyoruz da...Bu yazarlar,bu en sevdiklerimiz,en çok merakla beklediklerimiz niye bizi bu kadar hüsrana uğratıyorlar acaba?Oldu mu şimdi yani incecik kitap,konu desen uçsuz bucaksız sözde ama kenardan kenardan dolaşılmış, yarım yamalak bi'şi' çıkmış ortaya...Roman diyemem,uzunca bir hikaye belki...Ve sıkı bir okumayla bir saatini almıyor insanın.. Açıkçası hayal kırıklığı yarattı bende...En acilinden şöyle uzun, tumturaklı,merak uyandıran,kafaya takılan bir roman bekliyorum Zülfü Livaneli 'den...Hevesim kursağımda kaldı çünkü... Bekliyorum...