Ayrıca insanların konuşmaları daha doğdukları yere göre farklılık gösteriyor; insan dili karga gaklaması gibi evrensel bir dil değil. Bunca kötülüğün sebebi de bu ya zaten.
"İnsanlar kaç kişi olduklarını bilmek için kendilerini tekrar tekrar sayma ihtiyacı duyuyorlar. Günde dört defa bir araya toplanıyor, sıraya girip isimlerini duyduklarında "present" yanıtını veriyorlar. Bunun yerinin nasıl olduklarıyla ilgilenseler daha iyi olurlardı esasında. "
"... insanların konuşmaları da doğdukları yere göre farklılık gösteriyor ; insan dili karga gaklaması gibi evrensel bir dil değil. Bunca kötülüğün sebebi de bu ya zaten. Dallarda kalmak isteyen ve diğerlerini yiyecek bulmaya gönderen bir düzine karga hayal edin, onları solucan bulmaya yolladıklarını ve solucanları arayıp bulanların sırf bu işle görevlendirildikleri için onlardan mahrum kaldıklarını hayal edin. Şayet bunu yapabiliyorsanız, insanların düzenini ve tuhaf mantıklarını da anlamaya başlayabilirsiniz demektir"
Silah adını verdikleri şeyleri icat eden tek canlı onlar. Silah ile kastettiğim korkakça, kendilerini tehlikeye maruz bırakmadan öldürmek için ürettikleri araçlar.
İnsan nezle olan bir hayvan -soğuk algınlığı, grip, nevazil vs, adına ne derseniz artık. Burunları sümükle doluyor ve aksırıyorlar. Başka hiçbir hayvan tükürmüyor ya da sümkürmüyor. Her ne kadar fizikçi olmasam da mevzubahis hastalığı bu iki ayaklıların zekâ eksikliğine bağlıyorum; herhalde hantal düşünceleri başkalaşım geçirip sümüğe dönüşüyor, mizaçlarını daha da beter bir hale sokarak onları cehalete ve alçaklığa boğuyor.
İnsanlar dillerine, doğum yerlerine, sahip oldukları paraya, duyduklarına, zekalarına, ebatlarına, renklerine, kağıtlarına, her şeyden çok da silahlarına göre çeşitlilik gösteriyorlar.
- " (…) Unutma konusunda da uydurma konusunda olduğu kadar hünerliler; dünyanın en dönek canlısı insanlar.
Bazen acaba rüzgardan mı ilhâm alıyorlar diye düşünüyorum..."