1950 de yayımlanan kitabın Türkçe 'ye ilk kez çevrilişi. Kitap, bir karganın ağzından dökülen sözlerle ilgili.Olaylarımız, İkinci Dünya Savaşı sırasında Fransa toprakları içinde yer alan Vernet toplama toplama kampında geçiyor.Kamp, zamanında Max Aub'un da yatmış olduğu bir yer. Orada gözlemlediklerini, yaşadıklarını bir karganın ağzından anlatmış. Kargamız Jacobo, kitap boyunca insanların kötü yanlarını anlatmış. Jacobo burada hep en kötüsünü gördüğünden insanların iyi olarak adlandıracağımız yanlarını bile kötü anlatmış. Çünkü kampın üzerinde uçarken, ağacın üzerine tünerken gördüklerini bir türlü anlayamıyormuş. Bu nedenle her şey ona kötü gelmiş. Hep zayıflıklara ve yitirilen insanlığa şahit olmuş. Mesela insanların neden gaz odalarına alındığını, neden üst üste uyuduğunu, ayaklarında ayakkabı olmadığını, neden dayak yediklerini, aç bırakıldıklarını anlayamıyormuş. Sonra bir kafese tıkıldıklarını şarkı söylemelerinim istendiğini, söylemeyince dayak yediklerini, saçlarının istekleri dışında kazıtıldığını anlamıyor. Bir yerde Jacobo hortumla su tutularak soğukta yıkanan zayıflıktan pörsümüş insanları anlatırken "Her gecenin bir sabahı vardır: Kendi tecrübelerime dayanarak söylüyorum, fakat bu iğrençliğin şokunu henüz atlatabilmiş değilim" diye yazmış. Bahsettiği iğrençlik bunlarla sınırlı değil ancak karga diliyle yazdığı bazı yerleri yazmayı içim elvermedi. Beğenpim bir kitap oldu
"İnsanlar kaç kişi olduklarını bilmek için kendilerini tekrar tekrar sayma ihtiyacı duyuyorlar. Günde dört defa bir araya toplanıyor, sıraya girip isimlerini duyduklarında "present" yanıtını veriyorlar. Bunun yerinin nasıl olduklarıyla ilgilenseler daha iyi olurlardı esasında. "
- " (…) Unutma konusunda da uydurma konusunda olduğu kadar hünerliler; dünyanın en dönek canlısı insanlar.
Bazen acaba rüzgardan mı ilhâm alıyorlar diye düşünüyorum..."
Max Aub, İkinci Dünya Savaşı yıllarında, hem komünist hem de Yahudi olması nedeniyle Vernet toplama kampına gönderilir.
Buradaki tanıklıklarını, hiç alışık olmadığımız bir şekilde, Jacobo adlı bir karganın gözünden ve dilinden anlatır Max Aub, Karganın Elyazması Jocobo'nun Hikâyesi'nde.
Jacobo'ya göre insanlar, ilkel, bayağııdır.Kitabı bitirdiğimde hak verdim Jacobo'ya.️
Jacobo, kendi türünün yararına olacağını düşünerek yapar incelemesini.
Ne kadar doğru Jacobo'nun tespitleri...
"İnsanlar yirmi yaşında tüy döküp deri değiştiriyorlar.Bu yeni derilerine üniforma diyorlar; ülkesine, yani sınırlarına göre, genellikle bir ya da iki yıllarını bu şekilde geçiriyorlar.Sınırın çok önemli bir şey olduğunu aklınızdan çıkarmayın, ki aslında var olmayan bir şey ama işte insanlar sanki gerçekmiş gibi canlarını dişlerine katarak, diğerinin kuyruğu kapana kısılıncaya dek savunuyorlar onu.Bu canlılar var olmayan bu çizgileri netleştirmek üzere hayatlarını birbirlerini öldürerek yahut bir masanın etrafında toplanarak ve tabii ki bir anlaşmaya varamayarak geçiriyorlar." syf 70
"...Ayrıca insanların konuşmaları da doğdukları yere göre farklılık gösteriyor; insan dili karga gaklaması gibi evrensel bir dil değil.Bunca kötülüğün sebebi de bu ya zaten." syf 71
Çeviri Seda Ersavcı'ya, kapak tasarımı Cüneyt Çomoğlu'na ait.
İnsanlar dillerine, doğum yerlerine, sahip oldukları paraya, duyduklarına, zekalarına, ebatlarına, renklerine, kağıtlarına, her şeyden çok da silahlarına göre çeşitlilik gösteriyorlar.
Tek idealleri özgürlük, ne ki sınır üstüne sınır çekip duruyorlar. Öğrenmek maksadıyla seyahat etmek istiyorlar, en büyük hayalleri bu; öte yandan geçişlerini engellemek için pasaportları ve vizeleri icat ettiler.