"Gurbetin kâbusu sinmiş içime Hasretin adı yollara düşmüş Dokunmayın martılara akşamüstleri Bakmayın, uğramayın efkâr iskelesine Balıklar ağlayabilir. Efkâr iskelesinde ufuklar bir çizgidir Yolların sonu bir kara nokta Geceler düşünceye yük, bir kördüğüm Burası Vakfıkebir, burası efkâr iskelesi Demir budutlarla bağlı ayrılı İnsan nasıl şarkı söyleyebilir Nasıl gülebilir. Kahrolmayıp da."
"Mustafa Kemal Paşa'nın, yurdu düşman işgalinden kesin kurtarma azmi ve kararlılığı olmasaydı bugün Anadolu toprakları bir sömürge olacaktı. Bizler de birer esir... O bakımdan Mustafa Kemal Paşa'nın daha 1919'da ortaya atılıp herkesi etrafında toplanmaya çağırdığı "Hakimiyet milletindir' ilkesi ona olan itimadı artırdı. Millet onun etrafında birleşip Kurtuluş Savaşı'nı başlatıp zaferle bitirdi. Bu millet bugünkü refahını, hürriyetini ona borçludur."
Reklam
"Halk dilinde Mayıs Yedisi diye adlandırılan bir âdet vardı eskiden. Rumi Mayıs'ın 7. gününü (Milâdi 20 Mayıs) yöre halkı bir deniz bayramı olarak yaşardı. O gün her aile ineklerini püsküllerle, çanlarla, boncuklarla süsler, deniz kıyısına götürür, orada deniz suyu ile yıkardı. Böylece kış mevsimini kapalı ahırda geçiren inekler temizlenir, Mayıs'ın 20'sinden sonra yaylaya çıkacak aileler de hayvanlarını yaylaya hazırlardı. Eskiden beri süregelen bu uygulama halen Beşikdüzü ilçesinde yoğun bir şekilde yaşanıyor.."
Tükettik her şeyi...
"Kumsalları yok edince halkın da denizle olan bağı koptu. Balıklar da azaldı. Ne derelerde, ne de Karadeniz'de avlanacak balık kaldı.."
"Kalkan Sofra Balığı olarak da adlandırılırdı. Kalkanın yakalandıktan sonra çok uzun süre can çekişip ölmesine çocuk aklımla epey üzülür, o nedenle de çok leziz olmasına karşın yemek için iştahım olmazdı..."
Çocukken buna benzer bir olayı ben de yaşadım:( hiç sevmem kurban bayramını
"Kurban bayramları üzerimde farklı bir üzüntü yaratırı çocukluğumda. Bu da yıllarca beslediğimiz, sütünden yararlandığımız bir ineğin kurbanlık olarak kesilmesini görmemden kaynaklandı. Söğüş eti çok sevmeme karşın o yıl kurban eti yemedim. Bu olayı anımsadığımda hâlâ üzülürüm.."
Reklam
Şimdiki çocuklara anlatsan masal zannederler...
""1940'lı yılları çocuklar için yaşanmamış yıllar olarak kabul ediyorum" dedim ya. Oyuncak nerede? Küçücük bir sünger top bulup oynayamıyorduk ki. Lâstik topu alfabede resim olarak görürduk ama elle, ayakla oynama şansını bulamazdık. Yine de çaputları top şekline getirip iple bağlar, boş arsalarda onunla futbol oynardık.."
"Kıtlık yılları... Aslında yaşanmamış bir çocukluk bizim kuşağınki... Beslenme sorunu herkesin başındaydı. Sabah kahvaltısı ne demek, şeker yok ki reçeli sofrada düşünesiniz.."
"Savaş yıllarında evlerin pencereleri siyah perdelerle, gazetelerle sıkıca kaplanır, dışarıya ışık sızması önlenirdi. Buna da karartma denirdi o zamanlar. .."
Resim