"Buraya, 20 Ocak 1778'de geldi. Onu tanımıyordum. Saçlarına ve sarkan buklelerine bakarak ilk başta onu bir marangoz çırağı sanmıştım ancak candan tavırları, kısa sürede saçlarının beni yanılttığını açığa çıkardı" diye bahsediyor ondan papaz Oberlin.
Johann Wolfgang von Goethe ise "Minyon ama hoş bir endam; narin biçimi şirin ve bir parça donuk yüz hatları ile mükemmel bir uyum sergileyen albenili, minik bir kafa; mavi gözler, sarı saçlar, kısacası kuzeyli gençler arasında zaman zaman rastladığım türden ufak tefek bir insan; nazik, adeta temkinli adımlar; hoş fakat pek akıcı olmayan bir konuşma ve çekingenlikle mahcubiyet arasında gidip gelen, genç bir adama çok yakışan bir tavır." şeklinde tanımlıyor Lenz'i.
'Fırtına ve coşku dönemi' şair ve yazarlarından olan Lenz, saplantılı ve sanrılı bir haldeyken birkaç haftalığına papaz Oberlin'in misafiri oluyor.
Goethe ile ise aynı dönemi yaşayan ve aynı kaygıları paylaşan gençler olarak nadiren buluşarak sohbetler ediyorlar. Doğduğu yerden çok uzakta, sokak ortasında akıl sağlığını yitirmiş bir halde hayata veda eden Lenz'i, Büchner bu kitabında kaleme alıyor. Papazın yanında kaldığı süreyi öyküleyen yazar, papaz ve Goethe'ye de söz hakkı tanıyor bu metninde.
Yayınevinin modern klasikler serisinde yer alan kısacık ve etkileyici bir öykü kitabı Lenz. Anlatıma eşlik eden illüstrasyonlar ise W. B. Bayrıl'a ait.