"Bilindiği gibi, sanatın serpilip geliştiği bazı devirlerin ne toplumun genel gelişmesiyle ne de bundan dolayı, adeta onun çatısını meydana getiren maddî temelinin gelişmesiyle bir ilişkisi vardır. Meselâ Yunanlıların ve hattâ Shakespeare'in modern yazılarla karşılaştırıldığını düşünün."(Karl Marx, Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı, Çev.: Orhan Suda, Öncü Kitabevi, 1970, s. 223) Ekonomik gelişmenin ileri olmadığı klasik Yunan'da sanatın bu derece ileri gitmiş olması Marx'ı epey düşündürmüş ve sosyal yapı ile ilişkilerini aramaya itmişti. Marx'a göre toplumun genel gelişmişliği ya da maddî temeli ile sanat arasında doğrudan doğruya bir ilişki yoktur. Ekonomik yapıdaki bir değişiklik otomatik olarak bütün üstyapı kurumlarını değiştirmez, çünkü bunların her birinin kendine göre bir değişme hızı vardır diyebiliriz.
Sayfa 45 - İletişimKitabı okudu
Darbe sonrası Türkeş ve ekibi günlük bir gazete kurmaya karar verirler. Türkeş bu iş için Irkçılık-Turancılık davası döneminden tanıdığı ileri sürülen ve istihbaratçı olduğu hususunda rivayetler olan Ziya Tansu'yu görevlendirmiştir. Ziya Tansu, sonradan Özel Harp Dairesi adını alacak olan Seferberlik Tetkik Kumlu'nun ilk mensuplarından ve
Reklam
Alternatif: Aydın
Yalçın Küçük “aydınımız Tercüme Odası'nda doğmuştur” diyor. Buna, belli ton farklılıklarıyla Attilâ İlhan'dan Cemil Meriç ve Ece Ayhan'a uzanan genişçe bir yelpaze içinde katılanlar olduğunu görü yoruz öteden beri. Ben bu yaklaşımı benimsemiyorum. Aydınımız Doğu-Batı' kavgasını yaparken ne Doğu'yu, ne de Batı'yı yeterince tanımayı denemiştir. Hakkıyla Swift'i ya da Rabelais’yi tanımış ol saydı bunca 'humour' yoksunu ve eleştiri düşmanı; Erasmus'u ya da Attar'ı tanımış olsaydı bunca kör pozitivisť; Feyerabend'i ya da Er zurumlu İbrahim Hakkı Efendi'yi tanımış olsaydı bunca fanteziden uzak; Karl Kraus'u ya da Sade'ı tanımış olsaydı bunca devlet, parti, kişi ya da töre fetişisti olmazdı. Zola'yı ya da Sartre'ı gerçekten oku saydı kavganın bunca dışında, bunca pısırık, bunca gemisini kurta ran kaptan olmazdı. Aydınımız, çoğu kez, Mete Tunçay'ın son derece doğru bir gözlemle saptadığı gibi Batının yalnızca işine gelen yani ni görmüştür; onun için de Marx'ı benimseyince Popper'i yakmaya, Popper'i benimseyince Marx'ı yasaklamaya kalkışmış; Aragon'un karşısına Barbusseü dikmiş; inandığını yüceltip inanmadığına bir daha dönüp bakmamıştır bile. Dahası: Batıyı tanıma uğraşında yaya kalınca ona köktenci izlenimi uyandıran bir üslûpla karşı çıkmış ve seçeneği göstermiştir: Doğu.
Sayfa 34 - kırmızıKitabı okudu
Jacobin tragedy asiyle alevlenen ve yeni bulduğu tiplerin hayalleriyle dolan kafası, aym şeyleri her giiıı görüştüğü gruplarda, kimselerde—Rusya'nın belirsiz geleceğinde görmüştü. Salt akılsal bir çözümleme açısından böyle bir benzetinin boş ve yanlış olması gerekirdi. Daha soğukkanlı ve daha disiplinli bir kafa bu çeşit hayali Önsezilere
Türk Aydını
Yalçın Küçük "aydınımız Tercüme Odası'nda doğmuştur" diyor. Buna, belli ton farklılıklarıyla Attilâ İlhan'dan Cemil Meriç ve Ece Ayhan'a uzanan genişçe bir yelpaze içinde katılanlar olduğunu görüyoruz öteden beri. Ben bu yaklaşımı benimsemiyorum. Aydınımız 'Doğu-Batı' kavgasını yaparken ne Doğu'yu, ne de Batı'yı yeterince tanımayı denemiştir. Hakkıyla Swift'i ya da Rabelais'yi tanımış olsaydı bunca 'humour' yoksunu ve eleştiri düşmanı; Erasmus'u ya da Attar'ı tanımış olsaydı bunca 'kör pozitivist'; Feyerabend'i ya da Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendi'yi tanımış olsaydı bunca fanteziden uzak; Karl Kraus'u ya da Sade'ı tanımış olsaydı bunca devlet, parti, kişi ya da töre fetişisti olmazdı. Zola'yı ya da Sartre'ı gerçekten okusaydı kavganin bunca dışında, bunca pısırık, bunca gemisini kurtaran kaptan olmazdı. Aydınımız, çoğu kez, Mete Tunçay'ın son derece doğru bir gözlemle saptadığı gibi Batı'nın yalnızca işine gelen yanını görmüştür; onun için de Marx'ı benimseyince Popper'i yakmaya, Popper'i benimseyince Marx'ı yasaklamaya kalkışmış; Aragon'un karşısına Barbusse'ü dikmiş; inandığını yüceltip inanmadığına bir daha dönüp bakmamıştır bile. Dahası: Batıyı tanıma uğraşında yaya kalınca ona köktenci izlenimi uyandıran bir üslûpla karşı çıkmış ve seçeneği göstermiştir: Doğu.
Sayfa 34 - Kırmızı, 2013Kitabı okudu
_İnsanca yaşamanın tek yolu, insanlığa düşman olan şeylerle savaşmaktır. _Kapitalist üretim biçiminin ekonomik yasalarının, sosyalist üretim biçiminin öncüsü olduğunu ve sınıf mücadelesinin kapitalist toplumsal üretimden köken aldığını ortaya koymak amacıyla siyasi ekonomi olarak kapitalizmin eleştirel bir analizidir. _Ne kadar az yer, içer,
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.