“Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi
emekti.”¹
Nice aşklar vardır büyük bir heyecan ve tutkuyla başlayan. Bulutların üzerinde gezer sevenler. Dünyayı unuturlar birlikte olduklarında. Bir saniye olsun birbirlerini görmeden, birbirlerinin sesini duymadan dünyada nefes alamayacaklarını düşünürler. Ne yaparsa yapsınlar yüreklerinin
Helios ışığını tüm gücüyle tenimizde gezdirirken, Kharitlerden doğma bir neşeyle, yanımda hırlayan, tıslayan Cerberus hizmet ediyordu bütün konuklara... Kadehlere değişik tatlarda Ambrosialar doluyor, anında tükeniyordu. Zeus’un keyfi yerinde olurdu, Hera’yı edebilseydi ikna. Hades’in gözlerinde Persephone’nin diri bedeni, Ares, Hephaistos’un
KESİNLİKLE BU KİTABI OKUYUN
"Hakkari'de Bir Mevsim", ne güzel cümlelerdin sen ey kitap, okumak için neden bukadar geç kaldım dediğim kitapların arasında yerini alan kitaplardan 1i olup, okurken duygu bağlamında beni en derinden etkileyenlerden 1iydi...
Bana genelde bu kitaptan kim 1sey söyleyecekse ya da yorum yapacaksa hep alintilarla
Ünlü bir yazar olduğunuzu ve karlı bir günde, fırtınanın tam ortasında, insanların pek de yaşamadığı dağlık bir yerde, tek başınıza araba kullandığınızı hayal edin. Oldukça ürkütücü bir hayal değil mi? Birçoğumuz geceleri böyle kabuslar görmüş ve irkilerek uyanmıştır. İnsanın tüylerini diken diken eden cinsten bir hayal...
Peki ürkütücülük dozunu
Kitaba başlamadan önce -ki bu benim aynı zamanda yazarla tanışma kitabımdır- Alemdağ'ın Doğu Anadolu coğrafyasına ait bir dağ olduğunu zannettim. Ancak kitabın daha ilk sayfasında şaşırdım, meğer İstanbul'un meşhur caddesi olan Alemdağ'mış. Zaten kitabın tamamında İstanbul'a ait izler vardı. Örneğin defalarca gittiğim Çilek Sokak'ı Abasıyanık'tan
Üniversitede her dönem zorunlu felsefe derslerimiz vardı zaten ilgim de olduğu için keyifle geçerdi dersler ama bu kitabı bilmiyor olmak beni gerçekten üzdü ve kesinlikle büyük bir eksiklik hissettim.
Yıllar sonra bu açığı kapatmış olmak bir nebze rahatlatıyor.
Kitap
Yazacaklarımı okumasanız da olur. O kadar güzel yaşanmışlıklar ortaya döküldü ki benim şimdi burada yazacaklarım onların yanında ne derece hissiyatımı yansıtır bilemiyorum. Lakin yine de bir şeyler karalamak istedim. Evet, bir öğretmen değilim (aslında öğretmenim) -parantez içi bir kenarda dursun… anlatacaklarım, o yöne doğru aksın istemiyorum-
Soğuk bir kış günü..pencereden karşımdaki karlı dağı izliyorum. Elimde Güven. Içim üşüyor sanki. Şöyle arkama yaslanıp okumaya devam ediyorum. Alt satırlarda bir söz gözüme takılıyor;
"Çok uzak ufuklara şimdi kar yağıyor.."
"Ne güzel demiş Dinamo!" diye ekliyor Vedat Türkali.
Birkaç kez daha okuyorum. Sıradan kısa bir cümle
Daha önce Hüseyin Nihat Atsız'ın Bozkurtlar ve Ruh Adam romanlarını okumuş ve oldukça sevmiştim. Ruh Adam kitabındaki şiirleri okuyunca Atsız'ın diğer şiirlerini de okumayı çok istemiştim. Kısmet bugüneymiş. Kitabımız Hüseyin Nihal Atsız'ın Yolların Sonu isimli şiir kitabı. Atsız'ın aşk şiirlerindeki coşkusu Türkçülük şiirlerinde bol miktarda var.
Yüce dağların başında salkım salkım olan bulut,
Saçın çözüp benim için yaşın yaşın ağlar mısın?
Harâmi gibi yoluma arkırı inen karlı dağ,
Ben yârimden ayrı düştüm, sen yolumu bağlar mısın?
***
Sayfa 385 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu