Hiçbir şey bizi, toplumda büyük bir uzlaşıyla benimsenmiş şeylerin en iyi şeyler olduğunu düşünerek yaygın bir kanaate teslim olmak, önümüzde birçok örneğin olması ve akla göre değil, başkalarına benzemek için yaşamak kadar büyük kötülüklere sevk etmez.
Başarıya ulaşmak için çok çalışmamız gerektiğinin farkındayız. Bununla birlikte şunu da fark edelim. Alanımızda başarıya ulaşmak için farklı alanlarla ilgilenmek alanımızla ilgili başarıyı artıracaktır. Bir filmden örnek vermek istiyorum. Go-Kart yarışlarına hazırlanan Jack, Go-Kart sürmek için huysuz bir adamın yanında işe başlıyor. Adam da ona işler veriyor. Mesela Go-Kart pistini sula, Go-Kart araçlarını sil ama elinle değil ayağınla sil. Barakayı boya. Ama elinle değil, kaska bağlı olan fırçayla... Jack bu işleri başta çok saçma bulur. Ama Go-Kart sürmek için bunu yapar. Sonrasında yarışlara girdiğinde belli bir derece elde eder. Huysuz adamla konuştuklarında o işlerin ne anlama geldiğini sorar. "Tarla sulamak direksiyon kontrolünü geliştirmek içindi, ayaklarıyla araçları silmek gaz, fren kontrolünü geliştirmek içindi. Başıyla boya yapmak dönüşlerde kafa dengesini korumak içindi." Bunun benzerini birkaç filmde daha görmek mümkün. Mesela Karate Kid filmini izlemişsinizdir. Çocuk karate yeteneklerini geliştirmek için hırkasını giyip çıkartıp asıyordu. Dangal filminde de buna benzer çalışmaların olduğunu biliyoruz. Hayattan örnek verelim. Olimpiyat şampiyonu Mete Gazoz, küçük yaşlardan itibaren çeşitli dallarda eğitim almış ve bu eğitimler onun okçuluk yeteneklerini geliştirmiş. Sonunda da şampiyon oldu. Özetle bir alandaki başarımız sadece o alanda yaptığımız çalışmalarla sınırlı değildir. Alakasız görülebilecek birçok alanda yapılan çalışma asıl alanımızdaki başarımızı etkileyecektir...
Reklam
Bizlerin ibadetleri ekseriyetle taklide dayanmaktadır. Mesela "Anamız babamız ve etrafımızdaki insanlar (namaz) kılıyorlar, biz de kılalım." der ve kılarız. Pek güzel fakat insan asıl kendini her işte olduğu gibi din işlerinde de taklitten kurtarıp Hakk'a ibadetin lüzumuna tam bir bilgi ve kanaate sahip olarak inanmalıdır. Böyle bir ibadet daimî olur. Sahibinin gerek ibadetlere ve gerekse Hakk'ın yasaklarına karşı çok saygılı olduğu görülür. Halbuki taklitçiler Ramazanlarda olduğu gibi orucu tutarlar, namazları da kılarlar; bayramdan sonra ise hepsi biter. İşte bu tam bir taklitçiliktir. Zavallı henüz Allah'ını tanımamış ve bilememiştir; onun için sevgisi de dilindedir, içine işlememiştir.
Sayfa 184 - Server Yayınları
Kitap-filozofu sadece bir kimsenin söylediklerini ve bir baş kasının kastettiklerini, yahut bir üçüncüsünün yönelttiği eleştirileri ve benzeri şeyleri aktarır. O farklı görüşleri karşılaştırır, ölçüp biçer, eleştirir ve bir şey hakkında doğru bir kanaate ulaşmaya çabalar; ve bu bakımdan eleştirel tarihçiye benzer. Sözgelimi o, Leibniz hayatının bir döneminde bir müddet Spinoza'nın takipçisi olmuş mu olmamış mı vs. bulup çıkarmaya çalışacaktır. Meraklı araştırmacı sözünü ettiğim şeyin çarpıcı ömeklerini Herbart'ın Analytische Beleuchtung der Moral und des Naturrechts ve yine onun Briefe über die Freiheit'ında bulacaktır. Böyle bir kimsenin kendisini bunca sıkıntıya sokması bizi şaşırtır; çünkü eğer dikkatini önündeki mesele üze rine vermiş olsaydı, çok geçmeden kendi kendisine birazcık düşünerek amacına ulaşmış olacaktı.
Sayfa 136Kitabı okudu
Eğer aklın varsa kanaate alış ve rızaya çalış. Tahammül etmezsen "Yâ Sabûr!" de ve sabır iste; hakkına razı ol, teşekki etme. Kimden kime şekva ettiğini bil, sus. Her halde şekva etmek istersen nefsini Cenab-ı Hakk'a şekva et, çünkü kusur ondadır.
Hiçbir şey, hayvan sürüsünün yaptığının aksine, önden giden kalabalığın izinden gitmememiz ve herkesin gittiği yere değil de gidilmesi gereken yere gitmemiz gerçeğinden daha önemli değildir. Bununla birlikte hiçbir şey bizi, toplumda büyük bir uzlaşıyla benimsenmiş şeylerin en iyi şeyler olduğunu düşünerek yaygın bir kanaate teslim olmak, önümüzde bir çok örneğin olması ve akla göre değil, başkalarına benzemek için yaşamak kadar büyük kötülüklere sevk etmez. Bunun sonucunda üst üste binerek yıkıma sürüklenmiş büyük bir insan yığını oluşur. Hani büyük bir insan izdihamı olduğunda, insanlar birbirini itekler ama kimse düşmez ve kimseyi kendisine çekemez, öndekiler arkadakileri yıkıma sürükler ya, işte bunu yaşamın her anında görmen mümkündür. Hiçbir insan kendi başına hata yapmaz, her insan aynı zamanda başkasının hatasının nedeni ve kaynağı olur.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.