Doğaya ihtiyacımız var
Yeryüzünün aldığı yağmur oranı 10 yıllık aralıklarda artar. Bu sene dünyanın periyodik olarak en çok yağmur alan yıllarından biri olacak, bu nedenle yediğiniz kayısı, şeftali, kiraz, vişne, karpuz, kavun, erik vb. meyvelerin çekirdeklerini lütfen çöpe atmayın, hele çöp poşetlerine asla hapsetmeyin. Mümkünse herhangi bir yerde toprağın 10 cm altına gömün ve üzerine de bir bardak su dökün. Gömme imkanınız yoksa bu çekirdekleri biriktirip yanınıza alın( ya da arabanıza koyun) arsa, tarla toprak, yol kenarı, yamaç gibi toprağı gördüğünüz alanlara bu çekirdeklerinizi savurun, korkmayın bu çevre kirliliği değildir aksine çevre için yeni hayattır. Doğa hemen o yeni çekirdekleri kucaklar ve besler... Yapacağınız en kötü hareket çekirdekleri poşetlere hapsetmektir. Bunu yapmayın ve yaptırmayın. #bizimdoğayaihtiyacımızvar#🍒👩🏼‍🌾🌞
Çin’in ilk milyonerinin hikayesi
Şehirlerdeki özel ticari faaliyetler en fazla “ekonomik suçlar” ile suçlanmaya karşı savunmasız durumdaydılar. Anhui eyaletindeki Wuhu’dan Nian Guangjiu’nun hikayesi bu konuyla ilgili mükemmel bir örnek oluşturmaktadır. Sabit bir işi olmayan ve okuma-yazma bilmeyen bir adam olan Nian ekonomi reformu başlamadan önce sokak satıcılığı nedeniyle iki defa tutuklanmıştı.Mao’nun ölümünden ve hapisten çıktıktan sonra, Nian hayatını sokaklarda kavrulmuş karpuz çekirdeği satarak kazandı.Lezzetli ve ucuz bu çekirdekler tüm Çinde en çok sevilen çerezlerdi.Birkaç yıl sonra, Nian karpuz çekirdeklerini yeni bir yöntemle kavurarak eşsiz tadı olan lezzetli bir ürün geliştirdi.Nian’ın karpuz çekirdekleri o kadar beğenildi ki, müşteriler çoğu zaman kuyruğa girmek zorunda kaldılar.Üretimi arttırmak için Nian, ailesi dışından kişileri işe almaya başladı.Marksist açıda bu bariz sömürüydü.Sanayi ve Ticaret Devlet İdaresi, Şubat 1979’da işsiz şehir sakinlerinin tamir, servis ve el işi sektörlerinde kendi işlerinde çalışmalarına izin vermiş olsa da işçi çalıştırılması yasaktı.Nian’ın karısı, Nian’ın tekrar tutuklanarak hapishaneye korkuyor ve eşinden işini bırakmasını istiyordu.Nian’ın durumu Deng Xiaoping’e bildirildiğinde Deng, Nian’ı kınamak yerine “Bekleyelim ve görelim” dedi. 1980’de Nian “Aptal’ın karpuz çekirdekleri” ismini ticari marka olarak tecil ettirdi.Yılın sonuna kadar Nian Çin’in ilk milyonerlerinden biri oldu.Ancak, Nian’ın işi siyasal bir yükümlülük olarak kaldı;Deng, 1984’te ve 1992’de Nian’ın hapsedilmesini önlemek için konuşmak ve onu savunmak zorunda kaldı. 155-156
Sayfa 155Kitabı okudu
Reklam
Hayat hiç kimsenin yazmasını istemez. Hayat, herkesin yataktan sabahları kalktığı, kravat ve takım elbise giydiği, dokuzda başlayıp beşte biten bir işe gittiği, akşam televizyon karşısında karpuz çekirdekleri ayıkladığı ve böyle mutlu olduğuna inandığı bir yaşam sürmesini ister.
Megafonlu adamlardan biri, bir gün şöyle bağırdı: "Bu filmde çok ağlayacaksınız. Bu filmde o kadar ağlayacaksınız ki, bu filme gelirken bir mendil yetmez, on mendil getiriiin." Bu sözleri duyan kadınlar işi gücü bırakıp koşa koşa o filmi izlemeye gittiler. Mendilli reklamın tuttuğunu, bu şekilde reklamı yapılan filmin iyi iş yaptığını
Sayfa 37 - MetisKitabı okudu
Fatma Sultan: " Nasıl yani sizin pencereleri örten perdeleriniz yok mudur?" Ecnebi Kadın: " Hanımefendiciğim, söyler misiniz Allah aşkına, önce duvarda kocaman bir delik açıp sonra da orayı perde ile örtmenin nasıl bir mantığı olabilir ki? ..." Birde yere yaydığınız harikulade işlemelei halılar var tabii. Saygıdeğer hanımefendiciğim, sahi üzerine karpuz çekirdeklerini tükürmeden nasıl muhafaza ediyorsunuz onları?" " Yoksa siz çekirdekleri halılara mı tükürüyorsunuz?" "Kadınlar ve hizmetçiler değil, ama erkekler isterlerse tükürebilirler" "Neden sizin erkekleriniz kadınlardan üstün mü" "Hayır buradakinin tam aksine bizde erkekler daha az çalışır.evin kazancını çok zaman kadınlar getiri." Fatma sultan bu cümleyi duyunca artık yabancılarında kendine ait hayatları olduğunu, herkesin İstanbul daki gibi yaşamadığını düşünüp hayret etti.
Hayat hiç kimsenin yazmasını istemez. Hayat herkesin yataktan sabahları kalktığı, kravat ve takım elbise giydiği, dokuzda başlayıp beşte biten bir işe gittiği, akşam televizyon karşısında karpuz çekirdekleri ayıkladığı ve böyle mutlu olduğuna inandığı bir yaşam sürmesini ister.
Sayfa 27 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"... cennetteyken olağan bir elma yediğini zanneden Âdem'in başına gelenlere bakın. Sözü geçen meyve Tanrı'nın leziz bir eseri olabilir, ancak kimileri Âdem'in yediğinin elma değil de bir dilim karpuz olduğunu iddia ederler, her iki durumda da çekirdekleri mevyenin içine koyan şeytandır. Bu nedenle de siyahtırlar."
Sayfa 168 - Kırmızıkedi Yayınevi, 13. BasımKitabı okudu
HAYATIN ÖNÜMÜZE KOYDUĞU apaçık bir gerçektir: Gülün dikeni olur, karpuzun çekirdeği vardır, baharın öncesi kıştır, yağmur fırtınayla gelir ve çamur da getirir, kar aynı zamanda soğuk demektir, sıcak hava yaz bereketinin yoldaşıdır. Bu apaçık gerçeğe rağmen, nice insan, dikensiz gül, çekirdeksiz karpuz, kışsız bahar, fırtınasız yağmur, soğuksuz kar, sıcaksız yaz bereketi ister. Halbuki, biri diğerinin olmazsa olmazıdır. Gülün güzelliğinde ve uzunca bir zaman solmadan gülümsemesinde, su tutan dikenlerinin de hissesi vardır. Binlerce yıldır karpuz yiyebiliyorsa bunca insan, çekirdekleri sayesindedir. Susamış toprağa inen rahmeti taşıyan bulutlar bizim muhitimize tozu dumana katan firtınalar sayesinde gelmiştir. Sert bir kıştan, en fazla, bahar yararlanır; kış kış olarak geçmemişse, baharın baharlığı yaralanır.
Sayfa 157Kitabı okudu
Şiir Erkök Yılmaz / Sekiz bardak su
Nane tohumlarını ben ektim bahçeye,balkondan dökülen suların oraya ...Yaz günü balkonlar yıkanmadan olur mu ...Balkon sularının döküldüğü yer hep nemli kalır,hep ıslak.Naneler için en uygun yer.Ona da kusur buldular.Güllerin arasına denk geliyormuş diye...Şimdi herkes koparıyor ama o naneleri...Ne olurdu birazcık maydanoz,dereotu da dikivereydik...Hilmi bey,bir kezinde çaktırmadan karpuz çekirdekleri atmıştı bahçeye.Çekirdekler filizlendiğinde ne olduğunu anlamamışlar,ne çıkacak diye beklemişlerdi.Karpuz olduğu anlaşılınca azar işitmişti Hilmi bey karısından,kızından.kızı da,karısı da epey paylamışlardı Hilmi bey'i japongüllerinin arasında karpuz yetiştirilir mi diye...Gene de bir filizi,karpuz veresiye korumuştu Hilmi bey.Herkese de tattırmıştı o karpuzdan.Şimdi buz gibi bir karpuz olsa da yese...Hilmi bey biraz daha su içti.içi geçti.
Sayfa 203Kitabı okudu
Ruhun Gemisi
Kaptanın Seyir Defteri -02- 01/02/2024 Öncelikle belirteyim teşbihte hata olmaz derler, bu bir ateş. Zihnime bulaşan bir hastalığın ateşi. Nasıl ve ne zaman yakalandım bu hastalığa hatırlamaya çalışıyorum. Bir sıralama takip etmeden aktarmaya çalışacağım. Öncelikle bir meslek olarak bakmadım yazma eylemine. Belkide bu nazarla bakmadığım için
68 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.