378 syf.
5/10 puan verdi
·
3 günde okudu
# spoiler içerebilir #
yazarı uzun zamandır okumuyordum sanırım. kalemini bayağı özlemişim baş erkomuz (klasik ward erkekleri gibi) kalbi kırık, yakışıklı, iyi ve başarılı bir bey. eşini kaybetmesine rağmen hala kayınailesiyle görüşmeye devam edecek kadar da centilmen. kayınaile bir sabah sıradışı bir fikirle karşısına çıkıyor ve erkeğimiz ilk başta karşı çıkıp ertelemek istese de zamanla fikre alışıyor ve kabul ediyor. fikirse; vefat eşinin ölmeden önce dondurduğu yumurtaları sayesinde bir çocuğun dünyaya getirilmesi. babasının da o olması isteniyor. buna gönüllü olan kişi de kayınailenin aile dostlarının kızı. erkek karakterin o çatışma ve karar verememe kısmı çok gerçekçiydi ve güzel yazılmıştı. kadın karakterle aralarındaki çekimin zamana yayılmasını da beğendim. önlerine çıkan ve planda olmayan durumlarla baş edebilmeleri zaten ne kadar iyi bir çift olacaklarını kanıtlar gibiydi. tüm kitap boyunca kesinlikle hoşuma gitmeyen kısımsa final sahnesiydi. yani çok aceleye getirilmişti ve fazla samimiyetsizdi bence. onun haricinde okuması keyifli ve akıcı bir kitaptı.
The Surrogate
The SurrogatePenelope Ward · Penelope Ward · 20241 okunma
Şair Deniz İnan’ın " Karşı evin annesi " isimli şiiri 2019 yılında Avrupa ’da en iyi Türk Şiiri ödülünü almıştır. KARŞI EVİN ANNESİ Sen iki ters bir düz kırgınlıklar örerken beş numara şişle Yumuşacık kakaolu kekler yapardı karşı evin annesi İmrenirdim Mutfağındaki eksik malzemeden bihaber Tepeleme dolu kızgınlıklar yüklerdim
Reklam
KARŞI EVİN ANNESİ Sen iki ters bir düz kırgınlıklar örerken beş numara şişle Yumuşacık kakaolu kekler yapardı karşı evin annesi İmrenirdim Mutfağındaki eksik malzemeden bihaber Tepeleme dolu kızgınlıklar yüklerdim dişlerimin arasına Bilmezdim anne Karşı evin babasında bitermiş iş Bunu görmezdim Hep başın ağrırdı Başın, hep ağrırdı Sırf bu yüzden
248 syf.
·
Puan vermedi
·
14 saatte okudu
Selamlar, ben Leyla. Arada bir kötü kitap okumak lazım, ki yazarlığın aslında o kadar kolay bir meslek olmadığını anlamak lazım diyeceğim, ama okumayın, zamanınıza yazık. Gittiğiniz mekanların adını yazarak, giydiğiniz kıyafetlerin markasını yazarak, insanların zihninde bir kompozisyon oluşturamazsınız. Dannie plan program konusunda kafayı bozmuş, büyük ihtimalle ruhsal sıkıntıları olan, başarılı bir avukat olma konusunda adım adım ilerleyen, kalbi yaralı bir kuştur. Evlilik teklifi aldığı gece uykuya yattığında 5 yıl sonrasının nasıl olacağına dair bir rüya görür. Zengin bir muhitte, yanında başka bir insanla beraber olduğunu gören Dannie, bu rüyadan sonra bir seanslık terapi görür ve rüyasında gördüğü yakışıklı ve anlayışlı Aaron’u unutmaya çalışır. Taa ki o adam 5 yıl sonra, en yakın arkadaşı Bella’nın aşık olduğu adam olarak karşısına çıkana kadar. Konu buraya gelince insanın aklına türlü türlü dramalar geliyor, ancak hiçbirimizin aklına Bella’yı rahim kanserinden öldürüp, Aaron ve Dannie’nin beraber olmasına meşru bir yol oluşturmak, ancak şeytanın rüyasında görebileceği bir rüyadır. Hele hele Dannie’nin yaşayacağı evi, en yakın arkadaşına destek olmak amacıyla Bella’nın satın alıp dizayn etmesi, cehennemde ders olarak okutuluyor. Çakıl taşlı yolda yalın ayak dolaşmak kadar zordu kitabı okumak. Dannie çok boş ve yüzeysel bir karakter, anca sabah akşam çalışmayı bilsin. Arkadaşı Bella daha çekilir. Kitabın hoş bir ters köşesi var ve diğer okuyucular benim kadar sert değil kitaba karşı, ama bence okumayın, zamanınıza yazık.
Beş Yıl Sonra
Beş Yıl SonraRebecca Serle · Yabancı Yayınları · 2022441 okunma
Ulus Baker'le ilgili şimdilik son yazıdır. Keyifli okumalar... KES KULAKLARI, GEÇİR SİCİME… Ulus Baker’in babası Sedat Baker ruh bilimci bir doktordur. Kıbrıs savaşı zamanında çalıştığı hastaneye yaralı askerler tedavi edilmesi için getirilir. O sırada Ulus ise babasının yanında oturup, çocuk haliyle getirilen yaralıları ve tedavi sürecini
İran, işgal rejimine çok sayıda İHA ile saldırdı
İşgal rejiminin medyası İsrail TV, 'Saldırı altındayız' diye haberler geçiyor. İran, Kasrin ve Safad bölgelerine 50'den fazla insansız hava aracı ile saldırı düzenledi. Irak üzerinde drone faaliyeti görüldü. İsrail hava savunması yüksek alarm durumuna geçti. Ben Gurion Havalimanı'nın 3 saat süreyle kapatılacağı bildirildi.
Reklam
Sen kulaklarına kadar batmışsın nazik arkadaşım, diye aklından geçirdi gözleriyle konuğunu uğurlayan Oblomov. Dünyanın geri kalanına karşı kör, sağır ve dilsiz kalacaksın. Basamakları hızla tırmanırsın. Zamanla işler büyür, rütbece yükselirsin. Hepimiz buna kariyer deriz! Kariyer için insanın çok az şeye ihtiyacı var. Zekâ, heves, duygu falan gereksiz. Lüks! Kendi hayatını yaşayıp gidersin, ama bu hayatın içini dolduracak hiçbir şeyin olmaz. Bu arada da on ikiden beşe dairede, sabah sekizden on ikiye kadar da evde çalışırsın. Zavallı!
"Garip" olmasının yanında her zaman umut dolu ve naif. İnsan merak ediyor acaba 45-55-65 yaşındaki Orhan Veli hayata nasıl bakardı, daha neler anlatırdı. İyi ki doğdun Orhan Veli iyi ki geçtin bu dünyadan. 🍃🍃🍃 Tüyden hafif olurum böyle sabahlar Karşı damda bir güneş parçası, İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar; Bağıra çağıra düşerim yollara; Döner döner durur başım havalarda. Sanırım ki günler hep güzel gidecek; Her sabah böyle bahar; Ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum. Derim ki: "Sıkıntılar duradursun!" Şairliğimle yetinir, Avunurum.
Orhan Veli Kanık
Orhan Veli Kanık
Küçükken çok yaramazdım. Mutfağa birşey alacakmışım gibi girer, sıradan hareketlerle buzdolabını açar, elime aldığım yumurtaları soğukkanlı bir şekilde açık camdan dışarıya fırlatırdım... Evde misafirlerin olması bile engel olamazdı yaramazlığıma. Hatta onlar olunca daha çok şımarırdım. Bu tür şeyleri onlar varken daha sık yapardım. Daha başka
Osman Gazi
OSMAN GAZİ Dünyanın en büyük devletlerinden birinin kurucusu Osman Gazi; imanını, azmini harc ederek inşa ettiği, 623 yıl payidar olan, büyük ve şerefli İslam devletini kurucusu büyüğümüz... O'nun, Rıza-i İlâhî uğruna gösterdiği ihlaslı gayretleridir ki, şanlı devleti altı asır üç kıtada payidar kılmıştır. Yine yaptığı Kur'an hizmeti
Reklam
Tüyden hafif olurum böyle sabahlar Karşı damda bir güneş parçası, İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar; Bağıra çağıra düşerim yollara; Döner döner durur başım havalarda. Sanırım ki günler hep güzel gidecek; Her sabah böyle bahar Orhan Veli
195 syf.
3/10 puan verdi
·
14 saatte okudu
Kitaba karşı ne hissedeceğimi o kadar bilmiyorum ki... az önce bitirdim ve kitabı sindirmeyi beklemeden yorum giriyorum bu sefer. Kitabın başlarını aşırı büyük bir merakla okudum. Ama daha sonra kuyu kazıkdıkça sanki içindeki benmişim gibi nefessiz kaldım, tüylerim diken diken oldu ve kötü bir şey olmasından korkarak çevirdim sayfaları. Aşırı rahatsız hissettim okurken ve gerçek anlamda midem bulandı. Üzgünüm... gerilim kitabı okurken bile bu kadar rahatsız olmamıştım. Son 90 sayfasını bitirmek için hızlı hızlı okudum sadece. Yıllardır kitaplığımda bekleyen bir kitaba karşı böyle hissedeceğimi hiç düşünmemiştim ama yani bilmiyorum çok rahatsız edici bir kitaptı. Kitaplığıma bakıp bir anda okuma isteği dolmasıyla okumaya başlamıştım sabah kitabı ve üzülerek şuan acaba yarım mi bıraksaydım diyorum :((( vermek istediği mesajları anladım ama maalesef hiç hoşlanmadım.
Kırmızı Saçlı Kadın
Kırmızı Saçlı KadınOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 201950,1bin okunma
Sakın terk-i edepten:
1641 senesinde Şanlıurfa’da, Yusuf Nâbî isminde bir çocuk dünyaya gelir. Büyüdükçe hikemi şiirler yazmaya başlar. Peygamber âşığı olarak büyüyen bu güzel insan 1678 tarihinde, o zamanın devlet ricaliyle birlikte Hac vazifesini ifâ için yola düşer. Nâbî çok heyecanlıdır. Zira peygamber âşığı olan bir şair için Medine onulmaz bir mutluluktur. Lakin
SAATLER VE MANZARALAR Yahya Kemal BEYATLI Sütunların Dibinde Duâ Edenler Ayasofya’da, ikindiden sonra, yerle berâber ve yüksek merdivenli kürsülerden vaazeden dört vâizi kalbimin bütün samimiyetiyle ayrı ayrı dinledim. Fakat kalbimin bütün samimiyetiyle îtirâf ederim ki bu vâizlerin sözleri, İslâm’ı neşreden ilk âlimlerin sözleri gibi, âteşin
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.