"Ay Işığında Hikâyeler" çıktı...
Mustafa Çifci AşkYazarı çok teşekkür ederim 😇 arka kapak yazısı için. Emeğinize sağlık
🙏 🙏 🙏
“Yaşamın en büyük hüzünlü yanı insanın kendisini anlayabilecek, olduğu gibi kabul edebilecek, karşılıksız sevebilecek insanları bulabilmesidir. Bu her zaman kolay olmaz. Çünkü hiç birimiz sevdiğimiz kadar
YouTube kitap kanalımda Dostoyevski'nin hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/0i9F0L1dcsM
Kumarda kazanan aşkta da kazanır. Rusya'da racon böyle.
Bu kitaba Dostoyevski'nin önceki okuduğum kitaplarından farklı olduğunu ve Dostoyevski'nin bu kitabı ticari kaygılarla
Bu eseri defalarca bıkmadan tane tane okudum bir eser bu kadar güzel olabilir.
Sezai Karakoç denince aklıma ilk Monna Rosa şiiri geliyor. Hikayesini bilip şiirini okumak daha bir başka oluyor.
sezai karakoç, fuzuli'den sonra aşkın vuslat değil de hicran olduğunu anlatan en iyi şairlerden ve bu kitaptaki şiirleri de bunu ispat niteliğinde... Üstad
22 Şubat 2018
İstanbul
Ahmed abime;
Mektubuma yeni başlamış gibi görünüyorum değil mi abi, ilk hitap edişimmiş, ilk cümleye başlayışımmış gibi. Yok ama. Sana mektup yazmayı dördüncü deneyişimdir bu. Sen nasıl yazıyordun ki acaba, canından çok sevdiğin Leylin'e? Hiç düzeltmeden içinden geldiği gibi mi, yoksa törpüleyerek mi? Ah, evet. Okudum
Kitabın ilk bölümünde yazar Nazi soykırımı sebebiyle Polonya’daki Auschwitz toplama kampına gönderilmesiyle başlayan özyaşam öyküsünü gerçekliğiyle bizimle paylaşıyor.
Gaz odalarında, krematoryumlarda yapılan katliamlar, gardiyanların, ustaların tutuklulara davranışları, açlığın, susuzluğun raddeleri, yüreği fazlasıyla sızlatan işkenceler,
"Dinle! Sana sevmenin ne olmadığını söyleyeceğim önce. Ne olduğunu sonra anlayacaksın. Dinle! Sevmek alışveriş değildir,geometri değildir, aritmetik değildir. En değerli şeydir belki ama karşılığında hiçbir şey alınmaz. Karşılıksız bir çeke atılmış kuru bir imza değildir sevmek. İskambil kâğıdı değildir, zar değildir, bir dilim değildir.
Şiir: Sezai Karakoç - Monna Rosa
Yorum: Mahir Amca
youtu.be/COF2k9RWGRI
Mona Roza, Tek Gül anlamına gelir. Bir rivayete göre Sezai Karakoç üniversitedeyken, bir okul arkadaşına sevdalanır. Fakat kendisini yakışıklı bulmadığı için bu kıza bir türlü açılamaz. Bir gün cesaretini toplayıp, aşkını Muazzez Hanım´ a arz eder .Fakat reddedilince çok üzülür.. Okullar tatil olur, Muazzez hanım Geyve´ de yazlıkta kalmaya başlar. Sezai Karakoç ise bu yazlığın tam karşısındaki yazlığın bahçesinde bahçıvan olarak çalışmaya başlar. Her gün karşılıksız sevgi duyduğu sevgilisini seyreder. Ona şiirler yazar. Gel zaman git zaman okul biter ve mezuniyet töreni yapılır. Mezuniyet törenindeyse Sezai Karakoç, Mona Roza şiirini okur. Muazzez Akkaya ise tam karşısındadır. Şiiri bittikten sonra bir alkış tufanı kopar. Herkes bir daha okuması için ısrar eder. Ve tam üç kez Sezai Karakoç bu şiiri art arda okur. Muazzez Hanım ise bu büyük aşka saygı duyduğunu söylemesine rağmen yine de karşılık vermez.
Ayfer Tunç / Kırmızı Azap
Drama bulanmış hayatlara ayna tutan ve sanki yaşam belgeseli izliyormuş gibi hissetmenizi sağlayan dokuz hikayeden oluşuyor kitabımız. Yazardan okuduğum dördüncü kitap. Acı gerçekleri ve hayatın olumsuz duygularını o kadar ustaca kaleme alıyor ki tüm karamsarlıklara rağmen okurken keyif alabiliyorsunuz.
Yalnızlığı, sevgisizliği, kaybetme korkusunu, karşılıksız aşkı ve istismarı yürekten hissederek okuyorsunuz. Eşinizle, komşunuzla ya da arkadaşınızla yaşayabileceğiniz sıradan gibi gözüken olayların derine inildikçe ne büyük sorunlara ve davranışlara yol açtığını görmek okurken sorgulamanıza da neden oluyor. Her şeyin fazlasının zarar vermesi ve sağlıklı iletişim kurulamaması, derin bir mutsuzluğa sebep olduğu gibi beraberinde ya bencilliği ya da suçlamayı getiriyor.
Evli ve iki çocuk sahibi bir adamın dükkan komşusunun anlattığı kadın hikayelerinden etkilenip kendi hikayesini yazmaya karar vermesiyle, yaptıklarını ve yok saydığı bir kalbe yaşattıklarını şok içinde okudum. Hangisi daha suçlu ya da ortada bir suç var mı halen karar veremedim. Babası sevgi göstermiyor diye giden annenin arkasından, yıllar sonra sevgiyi karısında bulan bir adamın onun yanından bir saniye bile ayrılmadan onu sevgiye boğmasının ironisi; dengenin önemini anlamak adına çarpıcı bir hikayeydi. Fehime ile Tahir; boğazımda bir düğüm ve yüreğimde acıyla zorlukla bitirdiğim bir hikaye oldu.
Bazı hikayeler çok net anlaşılırken bazılarının sonu bende soru işaretlerine sebep oldu. Yazarın yirmi beş yıllık birikiminin en önemli köşe taşlarından biriymiş Kırmızı Azap.
Keyifli okumalar…
Kırmızı AzapAyfer Tunç · Can Yayınları · 2021877 okunma