Ayfer Tunç / Kırmızı Azap
Drama bulanmış hayatlara ayna tutan ve sanki yaşam belgeseli izliyormuş gibi hissetmenizi sağlayan dokuz hikayeden oluşuyor kitabımız. Yazardan okuduğum dördüncü kitap. Acı gerçekleri ve hayatın olumsuz duygularını o kadar ustaca kaleme alıyor ki tüm karamsarlıklara rağmen okurken keyif alabiliyorsunuz.
Yalnızlığı, sevgisizliği, kaybetme korkusunu, karşılıksız aşkı ve istismarı yürekten hissederek okuyorsunuz. Eşinizle, komşunuzla ya da arkadaşınızla yaşayabileceğiniz sıradan gibi gözüken olayların derine inildikçe ne büyük sorunlara ve davranışlara yol açtığını görmek okurken sorgulamanıza da neden oluyor. Her şeyin fazlasının zarar vermesi ve sağlıklı iletişim kurulamaması, derin bir mutsuzluğa sebep olduğu gibi beraberinde ya bencilliği ya da suçlamayı getiriyor.
Evli ve iki çocuk sahibi bir adamın dükkan komşusunun anlattığı kadın hikayelerinden etkilenip kendi hikayesini yazmaya karar vermesiyle, yaptıklarını ve yok saydığı bir kalbe yaşattıklarını şok içinde okudum. Hangisi daha suçlu ya da ortada bir suç var mı halen karar veremedim. Babası sevgi göstermiyor diye giden annenin arkasından, yıllar sonra sevgiyi karısında bulan bir adamın onun yanından bir saniye bile ayrılmadan onu sevgiye boğmasının ironisi; dengenin önemini anlamak adına çarpıcı bir hikayeydi. Fehime ile Tahir; boğazımda bir düğüm ve yüreğimde acıyla zorlukla bitirdiğim bir hikaye oldu.
Bazı hikayeler çok net anlaşılırken bazılarının sonu bende soru işaretlerine sebep oldu. Yazarın yirmi beş yıllık birikiminin en önemli köşe taşlarından biriymiş Kırmızı Azap.
Keyifli okumalar…