Anton Çehov, Rus edebiyatının yapıtaşlarından olmakla beraber modern öykünün de ustaları arasında sayılmaktadır. Puşkin ödülünü de kazanmış olan yazar Altıncı Koğuş, Alacakaranlıkta gibi güzel öyküler yazmış, aynı zamanda da bir çok tiyatro oyununun sahnelenmesine vesile olmuştur.
Altıncı Koğuşta ise kendisini kasaba da oldukça yalnız
Gabriel García Márquez, 1927 yılında Kolombiya'da dünyaya gelmiştir. 20. yüzyılın en önde gelen yazarlarından biri olarak değerlendirilen Márquez; 1982 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmıştır. Vefat ettikten sonra, Kolombiya Cumhurbaşkanı tarafından ''Bugüne kadar yaşamış en büyük Kolombiyalı'' olarak lanse edilmiştir. Yüzyıllık Yalnızlık, Kolera Günlerinde Aşk, Kırmızı Pazartesi bilinen eserleri arasındadır.
Kırmızı Pazartesi, isimli eserinde yazar neredeyse tüm kasaba tarafından bilinen bir cinayetin herkes tarafından göz göre göre işlenmesini konu edinmektedir. Döneminin sosyokültürel yapısını aktaran yapıtta işlenen namus cinayetine herkesin sessiz kalması eleştiri noktası olmuştur.
Kitapta çok fazla karakter olmasına rağmen ana karakter Santiago Nasar'dır. Belki de yaşamadığı bir beraberlik yüzünden göz göre göre ikiz kardeşler tarafından katledilmiştir. Cinayeti işleyen ikiz kardeşler ise, bunu herkese anlatmış; birilerinin kendilerini vazgeçirmesi için çok çabalamıştır. Kana susayan toplum ise, cinayeti engellemek bir yana desteklemiştir.
İşlenen namus cinayetleri genel olarak din veya toplumdan çekinme olgusu üzerinde işlenmektedir. Eserde sürekli gemiyle oradan geçen Piskopos'un kasabaya hiç uğramaması ise; bana göre işlenen namus cinayetlerine din adamlarının sessiz kalmasını tasvir etmiştir.
Herkese iyi okumalar dilerim...
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,4bin okunma
--- Bu inceleme ufak tefek (belki de büyük) 'spoiler'lar içerebilir arkadaşlar. Sonra demedi demeyin:)---
Türkiye'de henüz herhangi bir Hasan Ali Toptaş kitabı okumamış 8 kişiden biri olarak, gerçek bir baskı ve endişeyle açtım kitabın kapağını...
Artık bu buluşma gerçekleşmeli, ben de ortamlarda herkes gibi Hasan Ali Toptaş konusu açıldığında
2022/79. Kitap: Harflere Bölünmüş Zaman (Edebiyat Haritasında Gezintiler).
Ayfer Tunç'tan; Dünya Ağrısı, Kapak Kızı, Yeşil Peri Gecesi, Osman, Mağara Arkadaşları, Aziz Bey Hadisesi, Evvelotel-Saklı, Ömür Diyorlar Buna, Bir Mâniniz Yoksa Annemler Size Gelecek, Kırmızı Azap, Suzan Defter, Memleket Hikâyeleri, Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura,
Siz Kino ve ailesinin hikayesini bilir misiniz? Bizim hikayemizde Kino' nun ailesi, başka hikayelerde başka karakterlerin hikayesi. Birçok şehrin, kasabanın ya da köyün Kino' nun hikayesini andıran hikayesi vardır. Yıllarca dilden dile dolaşan. Diğer kahramanlar, dünyanın en büyük incisini bulmasa da bulduklarının başlarına gelecek en büyük
Kitapla ilgili düşüncelerim ve bana hissettirdikleri tazeyken bunları yazıya dökmem akıl karı olacak sanırım. Kitabı bitireli yarım saat ya olmuş ya olmamıştır ama etkisi hala sürmekte. Sonu ile şaşırtan bir kitap sanmayın sakın. Daha çok uzun bir yolculuk, uzun soluklu bir film izlemek gibiydi. Ben genelde gerek filmlerde olsun gerek kitaplarda,
Kitap yorumuna geçmeden önce İlgi Sanat Kültür Yayınlarının çevirisi ve işçiliğine bikaç şey söylemek istiyorum: Yayına hazırlayan ve çeviren
Arslan Tekin İşini harika yapmış.Emek verilmiş belli, bu güzel emeğe yorum yapmadan olmazdı.Kitap biliyorsunuz 1300 sayfadan fazla bir kitap.O nedenle özel kutulu olarak 2 kitap
"Zübükzâde mi, ondan yaka silkmeyen mi var?"
Sadece tek bir Zübük değil, Zübüklerle dolu bir kasaba...
Memleketin yüz karası denilen Zübükzâde İbrahim Bey başrolde..
Zübükzâde İbrahim Bey'i çeşitli kişilerin ağzından dinliyoruz ve tanıyoruz. Ebe, tüccar, terzi, otelci, öğretmen... Liste uzayıp gidiyor ama kimseden tek iyi bir söz
Ben küçük bir kasabada büyüdüm. Küçüktü belki evet ama otuz yıl geçse de komşuluklar ile kurulan bağların hiç kopmadığı komşuannelerin bol olduğu hiiiç unutulmadığı sımsıcak bir kasabaydı. Yok hayır, kitabın büyüdüğüm kasaba ile hiç alâkası yok. Ama komşuannem ile var.
Bunları yazarken bile hâlâ ağlıyorum ki kitabı okurken asla engel
Kitabı okumaya başlamadan önce kıtabın isminin "Tek Kanatlı Kuş" olması sebebiyle kitap ile ilgili bir sürü tahminlerde bulundum.
İlk tahminim; şayet benzetme yapmıyorsa gerçekten hikaye yaralı bulunan bir kuşun çevresinde geçen olay örgüsü,
İkinci tahminim; şayet mecazi ise tek kanatlı kuşların hiç bir zaman uçamayacagi için insan
Anadolu… Düşmana akıl öğreten müftülerin, düşmana yok gösteren köy ağalarının, her gelen gasıpla bir olup komşusunun malını talan eden kasaba eşrafının, asker kaçağını koynunda saklayan zinacı kadınların, frengiden burnu çökmüş sahte sofuların, cami avlusunda oğlan kovalayan softaların türediği yer burasıdır. Burada bıyıklarını makasla kırptı diye nice fikir ve ümit dolu Türk gencinin kafası taş altında ezildi. Burada, yüzü düşmana dönük, nice vatan mücahitleri savundukları kimselerin eliyle arkadan vuruldu. Burada, milli timsalin, milli bağımsızlık sembolünün yolu kaç defa kesildi ve kaç defa oturduğu şehrin etrafı isyan silahlarıyla çevrildi.