IBM'in Deep DNA Blue bilgisayarı Garry Kasparov'a karşı ilk satranç oyununu kazandığında, filozof John Searle bunu hiç de etkileyici bulmamıştı. "Satranç önemsiz bir oyun çünkü hakkında eksiksiz bilgi var," demişti.
Yaktın bizi Kasparov!"
"Kasparov mu?"
"Garry Kasparov. Eski satranç şampiyonu."
"Ne yaptı ki o?"
"Ne yapacak... Bilgisayar ile insan arasındaki ilk düelloda IBM'in yarattığı Deep Blue'ya yenildi. Sonun başlangıcı oldu bu."
1987
Zekâyı mantığa ve kurallara indirgemeye
çalışan popüler yaklaşımın
işe yarar yapay zekâlar üretemeyeceği
anlaşılınca ikinci duraklama
dönemi başladı.
1997
IBM 'in süper bilgisayarı Deep Blue,
büyük usta Garry Kasparov ile
yaptığı altı santranç maçından üçünü
kazanıp birinde berabere kalarak
Kasparov'u yendi.
Deep Blue , en iyi hamlelerini kaba kuvvet
hesaplama gücüyle yapabilmişti.
2011
Apple, doğal dilde talimat alarak
basit görevleri yerine getirebilen ,
yapay zekâ destekli asistanı Siri' yi
tanıttı.Siri ' nin temelinde bir sınır ağı var.
Buna bir de şöyle örnek verebiliriz, sen devlet hastanesi kuyruklarında çürüyen bir hastasın diyelim. İçindeki satranç yeteneği yok hükmündedir. İstersen Kasparov'dan yetenekli ol. Dünya şampiyonu olamayacaksın asla. Sağlıktan yana şansın yaver değilse, hiçsin. Veya parasızlıktan geceleri kağıt topluyorsun, hasta ailene bakıyorsun. Einstein da olsan hiç hükmündedir. Ya da doğuştan körsün, ama içinde muhteşem bir resim kabiliyeti var. Var mı anlamı? Her şeyin olsa da zekân yokken olmaz bazı şeyler. On bin saat çalıştığını öteki bir saatte hallediyorsa, sen yanlış meslektesin. Hırs mı? Saçlarını yolmaktan başka yaramaz işe. Ya da zeka, para ve sağlığın olduğu halde doğuştan çirkinsen, amacın güzellik kraliçesi olmak olmamalı. Doğduğunda bulduğun yarım inşaatı iyi incelemeli insan. En değerli hedef kendiliktir.
''Satranç şampiyonu Gary Kasparov, diktatörlere biat eden kitlelerde gerçeklik algısının bozulduğunu, bunun da kısa sürede kolektif bir psikoza dönüştüğünü ifade etmiştir.''
Belki de Deep Blue varoluşsal anlamda değil de tam anlamıyla bir insandı. Belki de 2 asır önceki mekanik Türk gibi, bir büyük usta el altından çarkları döndürüyordu. Belki de bir zamanlar kasparov ile berabere kalmış Benjamin gibi güçlü bir oyuncu, Deep Blue'ya sadece koçluk yapmıyordu da onun onun namına müdahalelerde bulunuyordu.
Çok sıradan satranç hamleleri oynansa bile ağaçta o kadar fazla dal vardır ki söz konusu Veri tabanları belki 10 ya da 15 hamleden sonra işe yaramaz olur. Herhangi bir uzun satranç oyununda, sizin ve rakibinizin insanlık tarihindeki hiçbir satranç oyununda karşılaşılmamış bazı pozisyonlara ulaşmanız epey mümkündür. Fakat kasparov veritabanını sadece 3 hamlede devre dışı bıraktı. Bu kitap boyunca öğrendiğimiz gibi, öngörüye yönelik sadece istatistiksel yaklaşımlar, çalışmak için yeterli örnek veri yoksa en iyi ihtimalle etkisizdir. Deep Blue kendine kendine düşünmek zorundaydı.
IBM'in internet sitesi Deep Blue'nun derin veri tabanlarını kastederek " Kasparov bir bilgisayara karşı oynamıyor, geçmiş büyük ustaların hayaletlerine karşı oynuyor," dedi.
Büyük hayalleri gerçekleştirmek için zeki makinelerin yardımına ihtiyacımız var. İnsanlığımızı gösteren şey yalnızca çekiç sallamak veya satranç oynamak değil, hayal kurmaktır kasparov
Bilgisayarın mavimsi tonu ona satranç şampiyonu Gary Kasparov'u yenerek tüm dünyayı şaşırtan1990'ların "Deep Blue" isimli süper bilgisayarını hatırlattı. Zaten bundan sonra bilgisayar dünyasındaki gelişmeleri anlamak imkansız hale gelmişti.