Garry Kasparov 1997'de o oyunu, canlı ve kusurlu bir insan olarak oynadı ve kaybetti. Feng-Hsiung Hsu haklıydı: Kasparov bir makineye değil, onun kadar insan ve onun kadar tutkulu olan insanların inşa ettiği bir alete yenildi. Sonra sır fonu yenmek için inşa ettikleri bilgisayarı parçalara ayırmışlar ve rafa kaldırmışlardı. Ama nükleer silahlar ya da internet gibi büyük teknolojik gelişmeler kolayca parçalara ayrılıp bir kenara itilemezler. Siyasetin tehlikeli ve tahmin edilemez sahnesine teslim edilirler. Bu yüzden Kasparov'un satrançtan emekli olduktan sonra kendini memleketi Rusya'da siyasi reforma adadığını, Putin'in otoriter hükümetinin korkusuz bir eleştirmeni olduğunu bilmek güzel.
Sartanç şampiyonu Garry Kasparov dikdatörlere biat eden kitlelerde gerçeklik algısının bozulduğunu,bunun da kısa sürede kolektif bir psikoza döndüğünü ifade etmiştir.
"Makineler düşünebilir mi? Kısa yanıtı şudur: 'Evet; bir insan tarafından yapıldığında düşünme dediğimiz şeyi yapabilen makineler vardır."
1961'de bilgisayarlar bir oda büyüklüğündeydi. Mini bilgisayarlar 1965'e kadar gelmeyecekti ve bugün bildiğimiz şekliyle mikroçiplerin gelmesine daha yıllar vardı. Bilgisayar
1997'de IBM'in Deep Blue'su Garry Kasparov'u satrançta mağlup etti; o zamanlar bunun insan zekasının altın standartdı olduğu düşünülüyordu. Bu yenilgi büyük bir darbeydi.
“Bu makinelerin etkileyici biçimde gelişmesine rağmen, insanlar nasıl cep saatlerinin ya da buharlı lokomotiflerin zeki olup olmadığını merak etmiyorsa, onlarınkini de etmediler. Yazarkasa gibi mekanik bir cihazın nasıl çalıştığına ilişkin hiçbir fikriniz olmasa bile çarklarının döndüğünü duyabiliyordunuz. İçini açıp dişlilerin dönüşünü görebilirdiniz. Bir makinenin, mantık veya matematiksel gibi “zihinsel” becerileri insandan daha hızlı olsa da, insan zihninin nasıl çalıştığına kıyasla bu makinelerin bunu nasıl yaptığına ilişkin pek tartışma yoktu.