Bir ağaç dibinin toprağını kabartan ve o civarda yalnız çalışan bir işçinin önünde Atatürk durdu. İşçiye o kadar yakındı ki
çapasının kalkıp inmesinden fırlayan toprakların küçük parçaları Atatürk'ün zarif ve toz görmeyen ayakkabılarını okşuyordu. Önünde duran, karşısında dikilen bu vakitsiz zaire(ziyaretçiye) işçi bakmadı bile. Bu vaziyette
Âhiret Kardeşlerime Mühim Bir İhtar “İki Madde”dir:
Birincisi: Risâle-i Nur’a intisâb eden zâtın en ehemmiyetli vazifesi, onu yazmak ve yazdırmaktır ve intişarına yardım etmektir. Onu yazan veya yazdıran, Risâle-i Nur talebesi ünvanını alır. Ve o ünvan altında, her yirmi dört saatte benim lîsanımla belki yüz def’a, ba’zan daha ziyâde hayırlı
Bizim millet adam olmaz. Atatürk Kastamonu'da kafasına şapkayı geçireli, kadınlarımıza haklarını bağışlayalı şu kadar yıl oldu. isteseler pekala adam olurlar, ama istemiyorlar.