Amerikalı kalkınma uzmanı ve mikro kredi eleştiricisi Thomas Dichter, Heinemann'ın filminde çok basit bir soruyu ortaya atıyor: ''Aramızda hiç kimse borcunun olmasını istemez. O halde neden yoksulların severek borçlandıklarını düşünüyoruz?'' Kalkınma örgütü Kindernothilfe, bir iş kurmaları için çocuklara bile kredi veriyor. Batı'nın çocuk işçiliğine bakışının çok duygusal olduğunu biliyoruz. Fakat çocukları tarla ve fabrikalardan çıkarmak, birçok incelemeyle kanıtlandığı üzere çocuk işçiliğine son vermediği gibi, çoğu zaman ailelerin durumunu daha da kötüleştiriyor. Çocukların çalışmasının nedeni ailelerin yoksul olması, yani burada yapısal bir sorun söz konusu. Çocukları küçük girişimcilere dönüştürmek üzere onlara kredi vermek pragmatizmi yalnızca tüm yapıları devre dışı bırakmakla kalmıyor; aslında tam bir iflas açıklaması anlamına da geliyor. Bu durum, Batı dünyasının yoksulluğu çoktan kanıksadığını gösteriyor.
Sayfa 291Kitabı okudu
''Grameen Bank ve tüm dünyadaki taraftarları insanların kendi etraflarındaki duvarlarını yıkmak üzere ihtiyaç duydukları irade ve gücü toparlamasına yardımcı oluyor.'' Bu gösterişli kelimelerin arkasında aslında günümüzde neo-liberalizmin temel ilkesi haline gelen ''Her koyun kendi bacağından asılır'' bilgeliğinden başka hiçbir şey yok. Yunus yoksullara yakın durduğu izlenimini uyandırıyor. Ayaklarının dibinde açlıktan ölenlerden ve görmeye dayanamadığı acılardan bahsetmeyi seviyor. Yunus aslında bir kuyumcunun oğlu, üst-orta sınıfa mensup ve ABD'de ekonomi öğrenimi görmüş. Ekonomik açıdan rantabl kalkınma yardımına, yoksulluğa baktığı gibi Batı gözüyle bakıyor. Batılı seçkinlerin davranış biçimini iyi bildiği için, Batılı seçkinler onu ciddiye alıyor.
Sayfa 224Kitabı okudu
Reklam
''umarım tüm alacaklıların her zaman adresine sahip olur!'' Bir Yahudi Bedduası
Sayfa 278Kitabı okudu
Neyse ki önümüzdeki günlerde yalnızca vizyon sahibi uzmanlar ve vicdanlı kapitalizm için angaje olan girişimciler konuşacak. Çünkü vicdanlı kapitalizm sosyal girişimcilik anlamına geliyor. ''Social Entrepreneurship'' sayesinde yoksulluk gibi sosyal sorunlar siyaset tarafından değil şirketler tarafından çözülecek.
Sayfa 221Kitabı okudu
Çalışma Bakanı Ursula von der Leyen rakamların açıklanmasından birkaç gün sonra yaptığı konuşmada, rakamların yanlış yorumunu muhafazakarların o çok sevdiği, solun geçmişte, gerçeklerden uzak yaşadığı şeklindeki klişeye bağlamaktan bile çekinmedi. ''Bu solcuların rakamlardan anlamadığını ve gerçeklerden tamamen koptuğunu gösteren çok iyi bir örnek'' dedi, von der Leyen. Tam da Çalışma Bakanı'nın kendisini böyle öne çıkarmasının aslında basit bir nedeni var: Düşük yaşam süresi yapılan işle doğrudan bağlantılı. Düşük yaşam süresi ve erken ölümler, örneğin Patrick Bernau'nun bu tartışmaların hemen sonrasında Faz gazetesinde kanıtlamaya çalıştığı gibi (sigara, dondurulmuş pizza, hamburger, spor yapmamak ve az arkadaş) yoksulların kendi hatalı davranışlarıyla açıklanamaz. Alt sınıflara yapılan bu aşağılayıcı suçlama yıllardan beri amacına ulaşıyor: Parasını çocuk kitapları yerine içki ve sigaraya harcayan ve bütün gün düz ekran televizyonun karşısında oturup ''alt tabaka programlarında'' kendi benzerlerinin çocuk dövmesini, borç yapmasını ve kamu kuruluşlarını dolandırmasını seyreden bir kişinin yağ bağlayıp hastalandığına şaşırmaya hakkı yok! Oysa hasta insanların daha az spor yapması, (pahalı tedavileri ödeyemedikleri için) doktora gitmemesi, kötü beslenmesi (veya açlık çekmesi) ve hatta içki ve sigara içmesi ahlak eksikliğinden değil; çalışma koşullarının beraberinde getirdiği mutsuzluktan, işsizlikten ve dışlanmışlıktan kaynaklanıyor.
Sayfa 213Kitabı okudu
Garip bir histi.Evden çok uzakta, kaderin böyle uygun görmesi durumunda bir merminin yakıcı bir ışıltıyla vücudumu parçalara ayıracağını bilerek,yerdeki soğuk bir çukurda tek başıma sinmek...
Sayfa 82 - kronikKitabı okudu
Reklam
59 öğeden 61 ile 59 arasındakiler gösteriliyor.