"Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Hasan Âli Yücel Klasikleri Sıralı Tam Listesi"
(14.01.2021 Güncel)
Bu liste sürekli güncellenecek, yeni basılan her kitap yoruma ve konuya eklenecektir. Kitap ve yazar adları kolay ulaşım sağlanması adına yavaş yavaş link haline getirilecektir.
Freud'un yardımcısı Wilhelm Reich'ten son derece keskin bir kitap. Neden keskin bir kitap? Çünkü küçük adam olduğunuzu düşünüyorsanız ya da okuduğunuz şeyleri üzerinize alınacaksanız bir yerleriniz kanayabilir, canınız yanabilir veya küplere binip kitabı atabilirsiniz. Ama bunları yapmazsınız çünkü kimse kendini "Küçük adam"
100. incelemem en sevdiğim kitap için ve bu tabii ki tesadüf değil...
100. incelemeyi herhangi bir kitaba yazmak istemedim. Bana kitap okumayı sevdiren, hayatımı, mesleğimi belirleyen o kitap için yazmak istedim. Bir süredir kitap okumakta zorlanıyordum,
Çalıkuşu yine bana okumayı sevdirsin istedim; öyle de oldu, sayfalar aktı gitti sanki...
Bir
"Herkes, bir kere, en güzel bireyleri, yani, kendi varlıklarında türün karakterinin en saf ve katıksız damgasını taşıyanları kararlılıkla tercih ve şiddetle arzu edecektir."
Mevzu, Dostoyevski ve onun eserleri olunca Stefan Zweig in düştüğü müşkülatı çok daha iyi anlıyorum. Budala gibi bir esere inceleme yazmak ha. Hadi bakalım kolay gelsin, bana ve size.
1- Dostoyevskiyi tanımadan yapılacak her inceleme , muallakta kalmaya mahkumdur. İddialı mı oldu. Oldu. Ama doğrusu da bu.
2- Emile Michel Cieron , Burukluk adlı
Priest ve Batı Filozofların Zihin Hakkında Teorileri
☆ ☆ ☆
Zihin ile beden iki temel biyolojik ve birbiriyle uyumlu varlıktır. Zihin görülmeyen hücrelerden oluşurken, beden kimliğimizi gösteren ve hareket etmemizi sağlayan bir varlıktır.
İnsanlık düşünce tarihine baktığımızda zihin nedir, zihin ile beden arasında ki ilişki tam olarak nedir?
Eksilir misin yazsan:)
‘’ Sırf ileride senin canın sıkılmasın diye , bir şeyler mi yazmak zorunda mıyım’’
Okudum, okuyanlar olmuştur, muhakkak ki okuyacaklar da olacaktır bu cümleyi. Herkesin farklı cevabı vardır kendince. Ben söylemeyeceğim isteyen kitabı okuduktan sonra söyleyebilir efendim herkesin özgürlüğü kendi ruhuna göre.
Zaten
Baktım, geceleri uykusuz kalma pahasına bir kitabı elimden bırakamadım, bitince bu kez etkisinden çıkamadım, üstüne başka şeyler de okuyamadım, o zaman iki çift laf edeyim de hem içim rahatlasın hem de başka okurların da ilgisini çeksin, dedim.
Siz de Sefiller'i okurken "bu tarz roman bir daha yazılamaz sanırım!" diye düşündünüz mü
Cümlelerime nasıl başlasam bilmiyorum ama buraya kitap şöyleydi veya böyleydi gibi basma kalıp cümleler kurmayacağım.
Hissetiklerimden bahsetmek istiyorum sadece.
Kalbimin ortasında bir yangın başlamışta tüm vücuduma yayılmış gibi hissediyorum. Hıçkırıklar boğazımda düğümlendi. Belki de kitap karekterlerini kendimle fazla içselleştirmemden kaynaklanıyor. Sebebi her ne olursa olsun bu eser hayatımda bir çok şeyi düşünmeme sebep oldu. Özellikle de kalbimi. Duygularımın katıksız aşktan ibaret olduğunu ve beklentilerden ibaret olmadığını anladım. İsmi sevmek olsun diye sevmedim, gerçekten bütün ruhumla sevdim. Bu yüzden kendimle gurur duyuyorum.
Bir yandan da kendimi sorgulamalarımın yanlışlığını ve bunu kimseye ispat etmek zorunda olmadığımı da farkettim. Mesafelerin ve saçma sapan prosedürlerin "aşk" karşısında ki acizliğini ilk defa bu kadar çıplak görebildim. Bir insanın kalbinin yanı başında attığını hissedebiliyorsanız, varlığı sizin için tarifsiz mutluluklara sebep oluyorsa kimse bu aşkın sahteliğinden bahsedemez. Duygularımız sadece bizi ilgilendirir. Kendimizi kalıplara, sınırlamalara hapsetmek zorunda değiliz. Her ne yaşanıyorsa tam zamanında ve olması gerektiği gibi yaşanıyor. Buna direnmek neden? :)
Bazı eleştirilere rağmen ben kitabı çok beğendim, ismini bildiğim Mevlana ve Şems'e biraz daha yakından bakma fırsatı buldum. Samimiyetle herkese tavsiye edebilirim. Teşekkürler .