“Saraybosna’da şehrin eski kısmında toplam 200 m. bir mesafe içinde Gazi Hüsrev Paşa Camii, eski Ortodoks Klisesi , Katolik Katedrali ve Yahudi Sinagogu bulunmaktadır. Bu kültürümüzdür, bu biziz.”-Aliya İZZETBEGOVİÇ, Tuzla 1994-
Sinagoga tanıdıkları görmek ve başka sosyal ihtiyaçlar için gidilirdi. Katolik kiliselerineyse, Tanrı'yla baş başa kalmak için.
Sayfa 408
Reklam
Önce komünistleri götürdüler, Sesimi çıkarmadım, çünkü komünist değildim. Sonra sosyalistleri götürdüler, Sesimi çıkarmadım, çünkü sosyalist değildim. Sonra sendikacıları götürdüler, Sesimi çıkarmadım, çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri götürdüler, Sesimi çıkarmadım, çünkü Yahudi değildim. Sonra Katolikleri götürdüler, Sesimi çıkarmadım, çünkü Katolik değildim. Sonra beni götürmeye geldiler, Benim için sesini çıkaracak hiç kimse kalmamıştı.
“O kadar çok hümanist tanıdım ki! Radikal hümanist özellikle memurların dostudur. 'Solcu" hümanist diye adlandırılan da her şeyden fazla, insansal değerlerin korunmasını dert edinmiştir; hiçbir partiden değildir, çünkü insansal olana hıyanet etmek istemez, ama yine de küçük insanlara yakınlık duyar. O güzelim klasik kültürünü alçakgönüllülerin emrine verir. Hümanist, genel olarak, karısını kaybetmiş, gözleri yaşlı bir kimsedir; yıldönümlerinde ağlar durur. Kedileri, köpekleri ve bütün gelişmiş memeli hayvanları da sever. Komünist yazar, insanları ikinci beş yıllık plandan sonra sevmektedir; sevdiği için cezalandırmaktan kaçınmaz. Bütün güçlü kişiler gibi gösterişsizdir ve duygularını saklamasını bilir, ama bir bakış, ya da sesine verdiği bir anlamla, adaletle dolu acı sözlerinin ardında bulunan duyguları; insan kardeşleri için duyduğu o buruk ve tatlı duyguları hissettirir. Ortaya en son çıkmış olan en genç hümanist, yani katolik hümanist, insanlardan şaşkınlık ve hayranlıkla söz açar. "Bir Londra'lı liman işçisinin ya da ayakkabı fabrikasında çalışan kızın; bu küçük insanların hayatı ne güzel bir binbirgece masalıdır" der. O, meleklerin hümanizmini seçmiştir, onlar din ve ahlak bakımından yücelsin diye, güzel ve kasvetli uzun romanlar yazar. Bu romanlar sık sık Femina ödülünü kazanırlar.” (s.150-151)
Sayfa 150Kitabı okudu
Loren'in gözü, başrahibenin kafasının arkasında duran, çarmıha gerilmiş İsâ heykeline takıldı şimdi. O anda, buraya ilk geldiği zamanlarda duyduğu eski bir fıkrayı hazırlamıştı. Çocuğun biri matematikten sürekli zayıf alıyor diye ailesi onu Katolik okuluna gönderir. Ve anneyle baba, oğullarının daha ilk karnede A getirdiğini görünce şoke olup nedenini sorarlar. Çocuksa şöyle cevap verir: " Kilise de artı işaretine çivilenmiş adamı görünce matematiği ne kadar ciddiye aldıklarını anladım."
Sayfa 142Kitabı okudu
Katolik olmanın, günah çıkarmaya gidebilmenin, yükünde kurtulmanın ve seni affettiğini, günahlarından arındırdığını, geçmişe sünger çektiğini söyleyen birinin olmasının her zaman çok eğlenceli olabileceğini düşünmüştüm.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.