Kırıla kırıla en sonunda kırılmayı unutur insan. Sözleri boş insanları tanıdıkça umursamamayı öğrenir. Kırılmayı da bırakır kızmayı da. Çünkü insanlara karşı dengeli hareket etmesi gerektiğini anlar. Artık böyledir; gereksiz olan herkesi ve her şeyi boş verir. Kendi hayatındaki boşlukları doldurmaya başlar. Kendi varlığına değer verir. Fakat olacaksa da az olsun öz olsun der. Ki ne ispat kavramına yönelir ne de dikkat çekmeye. Kendine yeter alabildiğine, en iyi doktoru kendisidir. En iyi hastası da.
Kim tutabilir ki ateşi elinde karla kaplı Kafkasları düşünerek ya da açlığını bastırabilir gözlerinin önünde bir şölen canlandırarak ya da çırılçıplak yuvarlanabilir aralık karında yaz sıcağını düşleyerek…
Sen kimseye neden konuşuyorsun demiyorsan, kimsede sana neden konuşmuyorsun demesin!
Elma bazen kırmızı, bazen sarı, bazen de yeşildir kim neyin rengini ve tadını severse onu yer.