SES -Kim ölmüş ? dedi bir ses. -Kim öldürmüş ? dedi bir başka ses. -Kaç kişi ölmüş ? dedi bir üçüncü ses. -Ne zaman öldürmüşler ? dedi tanımadık bir ses. -Öldüren de ölür, dedi tanıdık bir ses. -Üç de çocuk, dedi değişik bir ses. -Beş de kadın, dedi aynı ses. -Nereye gidiyoruz, diye sordu yaşlı bir ses. -Bilmez gibi konuşma, dedi genç bir ses. -Vallah bilmez, dedi son ses. Çünkü onunla birlikte, gözünü kapamadan önce gördüğü dağın doruğu da öldü evin penceresi de öldü havlayan köpek de öldü çeşmenin akan suyu da öldü rüzgarda salınan kavaklar da öldü eriyen kar da öldü ve en son güneş öldü--
Ama bu kavaklar bambaşka, onların kendi dilleri, türkü söyleyen yürekleri var. Ne zaman yanlarına gitsen, geceli gündüzlü fısıldaşıyorlar, sallanarak söyledikleri uyumlu türküler dinmek bilmiyor. Kimi zaman kıyıya doğru gelip kumlara çarpan bir dalgayı andırıyor, kimi zaman görünmeyen bir alev dallara sarılıyor, fısıltılar alevleniyor, ansızın hışırtılar kesiliyor, kavaklar hep birlikte, bütün telaşlı yapraklarıyla, biri uğruna acı çeker gibi nefes alıyorlar.
Reklam
PİRAYE İÇİN YAZILMIŞ : SAAT 21-22 ŞİİRLERİ Ne güzel şey hatırlamak seni : ölüm ve zafer haberleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken...
''Biz ki İstanbul şehriyiz, Fransız, İngiliz, İtalyan, Amerikan bir de Yunan, bir de zavallı Afrika zencileri yer bitirir bizi bir yandan, bir yandan da kendi köpek döllerimiz: Vahdettin Sultan, ve damadı Ferit
Metin Altıok
Bedenim üşür, yüreğim sızlar. Ah kavaklar, kavaklar... Beni hoyrat bir makasla Eski bir fotoğraftan oydular. Orda kaldı yanağımın yarısı, Kendini boşlukla tamamlar. Omuzumda bir kesik el, Ki durmadan kanar. Ah kavaklar, kavaklar... Acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar.
İstanbul'da denize girmek, obur dunyada cennete girmek kadar zor. İstanbul'un bir basindan bir basina deniz kiyilarini bir takim insanlar satin almislar. Denizi satin alanlar dua edelim ki havayi da satin almamislar. Denizle hava arasinda buyuk bi fark yok; onu da satin alip bizi bogmadiklarina sukur. Kavaklar'dan cekmece'ye, sile'den, pendik'e kadar ay guzel istanbul kiyilarinda bedava girilecek bir karisiklik bos deniz kalmadigina bakarim da, denizin nasil satin alindigina sasarim.
Reklam
''Yaşlandığımda, kırda, penceresinden kavaklar görünen, bütün duvarları kitaplarla kaplı bir tahta evde, o huzur duygusunu yeniden yaşayarak, kucağımda yarım kalmış bir kitapla hayata gözlerimi yummak isterim.''
Yapılacak bir işimiz var, Altınay, dedi. Bu fidanları senin için getirdim. simdi onları birlikte dikeceğiz. Onlar büyüyüp güçlendikçe sen de büyüyüp güçlenecek, dünyanın en iyi kadını olacaksın. Temiz bir yüreğin, sağlam bir kafan var. Bilgin olacaksın sen; evet adım gibi biliyorum, bilgin olacaksın. Bu fidanlar da senin gibi genç, senin gibi ince. Onları kendi ellerimizle dikelim, Altınay. Okumak sana mutluluk getirsin, benim sevgili yıldızım... Fidanlar benim boyumdaydı; mavimsi gövdeleri vardı. Onları tam dikmiştik ki, incecik yapraklara dokunarak, hayat vererek bir rüzgar esti dağlardan. Yapraklar titredi, kavaklar salındı. Gerileyerek, sevinçle: Bak, ne güzel! dedi Duysen. su ilerideki kaynaktan bir de su yolu açarız buraya. Göreceksin, kocaman olacaklar! Bu tepede iki karides gibi, yan yana duracaklar. iyi insanlar, onları uzaktan gördükçe sevinecek. Hayat da daha değişik olacak o zaman, Altınay. Önümüzde güzel günler var...
Bir yol olsa dümdüz, bir yol olsa uçsuz bucaksız, kavaklar iki yanda. Genç olsan, ama olmadığın gibi, ama dehşetli genç, koşsan alabildiğine geçse dünyalar uçaraktan.
Sayfa 126Kitabı okudu
İstemem, eksin olsun
LE BRET Silahşör gururunu bir an bırakmaya çalış! O zaman para, şöhret... CYRANO Ya ne yapmak lazımmış? Sağlam bir dayı bulup çatmak sırnaşık gibi, Bir ağaç gövdesini, tıpkı sarmaşık gibi, Yerden etekleyerek velinimet sanmak mı? Kudretle davranmayıp hileyle tırmanmak mı? İstemem eksik olsun! Herkes gibi, koşarak, Yabanın zenginine
Sayfa 96 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kayıp babasıyla doğacak çocuğu arasında kalmış bir kadın… Hayatın anlamını arayan bir insan: Karen Kimya… Kapıları sırlara açılan bir kent… Sırların mucizelere dönüştüğü geceler. Mucizelerin hakikat sayıldığı zamanlar… Yedi yüz yıl öncesinden gelen bir fısıltı… Aşkı sadece aşkla tartanların ıtırlı soluğu… Ölümün yok edemediği bir sevda… Yıllara
Kırda, penceresinden kavaklar görünen, bütün duvarları kitaplarla kaplı bir tahta evde, o huzur duygusunu yeniden yaşayarak, kucağımda yarım kalmış bir kitapla hayata gözlerimi yummak isterim.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.