Öte yandan, dizinin 1992'de yani otuz iki yıl önce "çevirmeni belli" olan yapıtlardan kimileri günümüzde dek ya da YKY'ce yayınlanmamış, kimileri ise farklı çevirmenlerce dilimize kazandırılmıştır. (Sözgelimi E. Husserl'in Levent Kavas tarafından çevrilecek Fenomenoloji için Yönlendirilmiş Düşünceler'i dilimizde henüz yayınlanmış değildir. Cemal Encer'ce çevrileceği belirlenen Broch'un Uyurgezerler Üçlemesi ancak 2022 yılında H. Sami Türk çevirisiyle Ketebe Yayınları'ndan çıkmış, Oruç Aruoba'nın seçildiği Heidegger'in Varlık ve Zaman'ı ise Kaan Ökten çevirisiyle önce Agora, sonra Alfa yayınlarında yayınlanmıştır.)
Ayrıca madem yazıldığı dil ve bütünlük önemlidir, sözgelimi yine Roza Hakmen'in ilk kez yedi kitap olarak bütününü çevirdiği Proust'un Kayıp Zamanın İzinde nehir-romanı neden dizide yer almamaktadır gibi soruları da akla getirmektedir dizinin yaklaşımı.
Kısacası Kazım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi, kimi gerçekleşmeyen projeleri, on beş sayfalık deneme çevirisinin yeterli olup olmaması ya da eşleşmeyen kimi eserlerin çevirilerinin Danışma Kurulu üyelerine önerilmesi gibi tartışmalı noktaların dışında sadece 1990'ların değil, ülkemiz yayıncılığı açısından tüm zamanların iz bırakan girişimlerinden biri olmuştur.
Bataklıkta Çırpınmak*
nedametdergisi.com/2025/06/17/bata...
''Ördek, uçmayı unutan ama yüzmeyi de sevmeyen bir kuş olarak kalır. Tıpkı Doğu toplumlarının modernleşme sancısıyla şekillenmiş bireyleri gibi. “Bizler kim olduğumuzu bilemeden, neye dönüşmek istediğimize karar vermeye çalışıyoruz,”der Şayegan. Leyla’nın dramı da tam burada saklıdır: Kendi kimliğini inşa etmeye çalışırken, çevresindekilerin hâlâ çözülmemiş kimlik krizleriyle baş etmek zorundadır.''