Aradan yirmi beş yıl geçti. Şimdi lstanbul'dayım. Gazetelerde şöyle bir haber gördüm: "Urfa'da berdel verilen Şahe Fidan kocasıyla kavga edip, daha fazla dayanamayarak sığındığı baba evinden geri gönderilince, bir buçuk yaşındaki bebeğini sırtına bağlayıp, evin banyosunda kendini astı." Şahe'nin yakınları, "Bizde evlenen kadının koca evinden ancak cesedi çıkar," demişler. Dedikleri gibi de olmuş. Şahe kızım, başka bir yol bulamadın mı kendine?
İşte karşı karşıyasın. İşte o da senin gibi; elli ayaklı, kaşlı gözlü, sıhhatli hasta, sarışın esmer, kafası var, saçları var, kirpikleri var, yalan söyleyen ağzı var. Yüzünde küçük küçük kavga, taş, düşme izleri. Yaramaz bir çocukluğun her şeysi, ufak ufak her şeysi. İşte elleri, parmakları, işte ayakları. Kim bu? İnsanoğlu! Senin gibi tıpkı
Yılan UykusuKitabı okudu
Reklam
ÇATIŞMA Çürümeden çok önce, galiba kokuşmadan da evvel, ölümle dirim arasında geçen kavganın sonundaki boşlukta; birtakım ecza şişelerinin küçüklü büyüklü, sıra sıra dizildikleri, ağızlarını açıp bekleştikleri zamanı; ötekisi ile; sıcacık bir oda ve bir sepet içinde kokmaya, bir kurt yüzünden bozulmaya, delirmeye, canlanmaya hazırlandıkları zaman
Denetim Odaklı Korku Kültürü'nde ilişkinin aksaması halinde çatışma yaşanırsa, ya kavga çıkar ya küsülür ya da güçsüz olan diğerinin dediğini istemeye istemeye yapar ama sorun çözülmez.Sorun zamanla ya da daha büyük bir sorun haline dönüşür ya da hasıraltı edilir.Bu çok basit bir olay gibi sınıfta karşımıza çıkıyor ama yılların büyük aile şirketleri bu yüzden batıyor.
- Doğru ama emekçi kâr sağlamayacak olursa, sermayenin işe yaramayacağını da bilirsiniz sanırım. Rahip karşılık vermeyince Ernest ısrar etti: - Aynı düşüncede değil misiniz? Rahip başını sallayarak onayladı. - Şu halde ikimizin düşüncesi birbirini ortadan kaldırır ve başladığımız noktaya geri döneriz. Yeniden başa dönelim: Tramvay işçisi çaba harcıyor, sermayedar iş sağlıyor, iş ve sermayenin ortaklaşmalığı ile para kazanılıyor ve bu kazanç aralarında paylaşılıyor. Sermayenin payına kâr, işçinin payına ücret adını veriyoruz. - Ne kadar doğru! Bu paylaşımın tatlılıkla yapılmaması için ortada bir gerekçe yok. - Sanırım az önce söylediklerimi unuttunuz. Sıradan insanın kendini düşündüğü ve bencil olduğu konusunda anlaşmıştık. Oysa siz, her şeye göklerden bakarak, insanların nasıl olmaları gerektiğini düşünüyorsunuz. İdeal olanla, gerçek olanı karıştırıyorsunuz. Gelin yine gerçeğe dönelim; yalnız kendini düşünen işçi olabildiği kadar çok almaya çalışır. Kapitalist de bencil olduğu için ne koparabilirse almak ister. Ortada paylaşılacak bir para varsa ve iki taraf da daha çoğunu istiyorsa çıkar çatışması vardır. İşte, emekle sermaye arasındaki bu kavga uzlaşmazdır ve sonsuza kadar sürer. Gerçekten de dünyada emekçi ve sermayedar olduğu sürece, bu mücadele de devam edecektir. Bu gece San-Fransisko'da olsaydınız gideceğiniz yere yürüyerek gitmek zorunda kalırdınız. Çünkü orada tramvay işlemiyor.
..."Zaten ne demişler; bir kasabada iki asa, kavga çıkar sonunda, öyle değil mi efendim?" dedi hancı, neşeyle gülümseyerek...
Sayfa 120 - Metis Yayınları, Yedinci Basım: Temmuz 2023Kitabı okuyor
Reklam
İki horoz yavrusu gübre yığını üzerinde kavga etmektedir. Bir tanesi güçlüdür, diğerini yener ve gübre yığınından aşağı atar. Bütün tavuklar bu horozun başına toplanıp onu övmeye başlarlar. Horoz güç ve şöhretinin yandaki bahçe tarafından da bilinmesini ister. Ahırın tepesine çıkar, kanatlarını çırpar ve yüksek sesle öter. "Hepiniz bana bakın. Ben galip horozum. Dünyadaki başka hiçbir horoz benim gücüme sahip değildir." Bir kartal onu pençeleriyle öldürüp yuvasına taşırken horoz daha sözlerini bitirmemişti bile.
Sayfa 591Kitabı okudu
Muhtaç varsa adalet yoktur, adalet yoksa kavga mutlaka çıkar.
Benzer işler güçler
"Hüseyin Hüseyin diyorlar. Hüseyin, bunlar istismar etsin diye can vermedi ki. Hüseyin, zulme ve haksızlığa karşı çıktığı için şehit oldu. Hüseyin bugün gelse, bunlara da karşı çıkar. Amerika ile kavga, başımızdakilerin işine geliyor. O sayede kendi iktidarlarını sürdürüyorlar!"
İslam hukuku çerçevesinde tartışılmaz bir şekilde Müslümanlar üstündü. Emretme yetkisine sahipti. Hakaret etme özgürlüğüne sahipti. Gayrimüslimin mesela ata binmesi yasaktı. Elbette biliyorsunuz, Şark'ta her kuralın mutlaka bir istisnası vardır. O istisna sonsuza kadar istismar edilir ve büyütülür. Delik bulunur, o delik büyütülür. Gayrimüslimlerin ata binmesi yasak olsa dahi bunun formülleri vardır, istisnaları vardır, muafiyetleri vardır, iviri vardır, zıvırı vardır. Bir şekilde onlar da ata biner. Ama kanun belli, kanuna göre ata binmesi yasak. O yüzden ata binmiş bir şekilde kavgalı olduğu bir Türk ile karşılaşsa, Türk de buna dese ki in ulan gavur, hemen kadıyı çağırın falan, zor durumda kalır. Karşılıklı birbirlerini dövmeleri gerektirir, kavga çıkar, cemaatler karışır işin içine. Papaz efendiyle imam efendi buluşurlar olayı, tatlıya bağlarlar.
Reklam
Bir hayvan gibi davranıyor, hayvani alışkanlıkları var! Onlar gibi yiyor, onlar gibi hareket ediyor, onlar gibi konuşuyor.Onda insan türünde olmayan bir şeyler var. Onun poker gecesi! Buna bir anlamda maymunların partisi de diyebiliriz.Birileri homurdanır, birileri bir şeyleri paylaşamaz,kavga çıkar. Tanrım! Biz belki biraz Tanrı 'nın çizdiği yoldan şaştık ama,o zamandan bu yana medeniyet gelişti Stella. Sanat gibi,şiir ve müzik gibi,yaşama ışık veren pek çok şey girdi hayata. Bu karanlıkta nereye doğru gittiğimizi bilmesek de yine de ileriye doğru yürümeliyiz. Bu vahşilerle birlikte geri adım atmamalı.
Mobbing Bank Diyor ki;
Özelleştirme İhanetinin Bize Verdiği Ders Özelleştirmelerin ne demek olduğunu düşman ile yeniden savaşmak ve sattığımız kurumları geri almak zorunda kaldığımız da anlayacağız. Toplumların hayatında neler yaşanacağını önceden öngörmek hem kolay hem de zordur. Düşman ile işbirliği içinde olanların bunun anlaşılmaması adına maddi olanakları
Köylüleri sevmeyen ben bunu çok beğendi:) Allah bizi zır cahillerden korusun:)
Köylüleri niçin öldürmeliyiz? Çünkü onlar ağır kanlı adamlardır Değişen bir dünyaya karşı Kerpiç duvarlar gibi katı Çakır dikenleri gibi susuz Kayıtsızca direnerek yaşarlar. Aptal, kaba ve kurnazdırlar. İnanarak ve kolayca yalan söylerler. Paraları olsa da Yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır. Her şeyi hafife alır ve herkese
Ente dişi koyunlara kuzular işi keçileri oğlaklar doğurttu, İnek ve buzağıyı çoğalttı, kaymağı ve sütü bollaştırdı, Ovada, yaban keçisini, koyunu ve eşeği sevindirdi, Gökyüzünün kuşlarına engin yeryüzünde yuva kurdurdu, Denizin bataklıklara yumurtalarını koydurdu, bahçelerinde ve bağlarda balı ve şarabı bolarttı, Yetiştikleri her yerde ağaçlara meyve verdirtti, Karıklar .... Tahıl ve ürünleri çoğalttı, lyi huylu bakire Aşnan gibi (tahıl tanrıçası) gürbüzleşmelerini sağla- dı. Emeş ağaçları ve tarlaları var etti, ahırları ve ağılları genişletti, Çiftliklerde ürünleri çoğalttı, toprağı kapladı, Evlere bol ürün girmesini, ambarlara tepeleme yığılmasını sağla- di Ama esas görevlerinin niteliği neyse, iki kardeşin arasında şiddetlı bir kavga çıkar. Tartışmalar yaşanır ve sonunda Emeş, Enten'in tanrıların çıftçısı" olma iddiasına meydan Okur. Böylece Enlil'in önünde durumlarını ifade ettikleri Nippur'a giderler. ..... Bu mit Kutsal kitaptaki Habil - Kabil öyküsünün günümüze ulaşmış en yakın Sümer karşılığıdır, buna karşın cinayetle değil uzlaşmayla sonuçlanır.
… Türk halkı ve Türkiye, iç harbe girmeye kabiliyetli. İyi bir kabiliyet değil bu. Yumuşak başlı, düşük tansiyonlu, laf ebeliğiyle falan işi geçiştirecek bir toplum değil burası. Zaten hiç kimse övünmesin, bizim millet dili çok iyi kullanmaz. Yani kullandığı dilde müthiş ironi yoktur, müthiş bir hakaret de… O özellikler belirli insanlara mahsustur. Bu millet kavgaya girer hemen. Sokakta bir kavgayı seyret, iki ağız dalaşından sonra, hemen tornavida falan çıkar. Ve bu tip kızgınlık ve kavga, üst sınıflarda eğitim görenlerde de vardır. Onun için Türkiye iç harbe müsaittir.
Resim