Çoğunluk içindeki azınlığa mensup bir yazarın kaleminden çıkmış, yer yer şiirsel ve baştan tırnağa masalsı ögelerle dolu anlamlı bir novella.
Bu kitap, normal şartlarda varlığı yokluğu bir olan gölgesini dipsiz ve bereketli bir altın kesesi karşılığında şeytan ile takas eden bir adamı konu ediniyor. Akabinde gölgesiz kalan bu adamın toplumdan
Bakma sensiz olduğuma,
Ben seni bırakamam.
Bakma ayrı kaldığıma,
Ben seni bırakamam
Kendimi de terk ederim,
Gitsem de sana giderim,
Emretsen kabul ederim
Ben seni bırakamam.
Yine küser, kırılırım.
Yine sana darılırım.
Hayaline sarılırım.
Ben seni bırakamam
Güneş gündüzü bıraksın,
Herkes herkesi bıraksın,
Balık denizi bıraksın,
Ben seni bırakamam.
Kavuşmak nasib olmadı,
Gayrı yüzüm de kalmadı,
Bıraktım. Bırakılmadı.
Ben seni bırakamam
'' Çünkü aşk sevgiliye kavuşmak değil, sevgiliye kavuşmak için verilen mücadeleymiş, yapılan uğraşmış, çekilen çileymiş. Aşkı kıymetli kılan da işte buymuş. Çünkü sevgiliye ulaştığımız an, onunla diz dize oturduğumuz an, onun gözlerine baktığımız an, ellerini ellerinize aldığımız an, seni seviyorum dediğiniz an, Aşk Tanrıçası kum saatini tersine çevirirmiş, böylece aşk ağır ağır bitermiş. Ama sevgiliye ulaşmak için büyük emekler harcarsanız, büyük acılar çekerseniz, büyük fedakarlıklarda bulunursanız, yani sevdayı hayatınızın amacı haline getirirseniz, aşk sizi hiçbir zaman terk etmezmiş.''