Hem aynı işte çalışan, aynı yorgunlukları duyan, aynı azarları işiten, aynı üzüntüleri, aynı keyifleri tadan insanların birbirine oyun oynamaları kadar ayıp bir şey olamaz.
Sayfa 32
Ne olursa olsundu. Onunla yağmur, kar, nakıs 30 derece soğukta gezebilirdi.
Sayfa 30 - Nakıs: eksi
Reklam
Özdemir'le, hiçbir zaman, en samimi anında bile böyle bir şey olmamıştı. Evet bir haz, bir yarım yamalak güzelce bir rüya havası duymuştu ama böyle her an kollarını ve ayaklarını kesen içkiden içmemişti.
Sayfa 30
Dışarısı buz gibi soğuktu. Ama Nevin içinde babasının sobası yanar gibi ılıktı.
Sayfa 30
120 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
KADININ TOPLUMDAKİ SAVAŞINA VE KAYBINA DAİR
Nevin. Kimi zaman İstanbul'un bir sahilinde balıkçılarla sohbet eden, kimi zaman Ankara'nın kasvet dolu sokaklarında gezinen bir kadın... Sait Faik güçlü bir kadın profili çizip etrafına da dedikodu yapan mahalle halkını, bir otobüs biletçisini, Nevin'in boşanma eşiğindeki kocasını koyuyor. "Mutluluk nerede aranır ve bu
Kayıp Aranıyor
Kayıp AranıyorSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20195,6bin okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
Sait Faik için hikâyeci demek onu hapsetmek demektir. Sait Faik romancıdır, piyes muharriridir, her şeydir. Sırasıyla usta bir hokkabaz gibi piyesi ve romanı en ummadığınız yerinden çıkaracaktır. Sait Faik Adalı'ya abayı yaktık vesselam."
Kayıp Aranıyor
Kayıp AranıyorSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20195,6bin okunma
Reklam
Geceye Şiir « Kayıp Aranıyor « Ali Emre
Kalbim yok yerinde, öyle bir kalp ki: Kederi, sevdasından bir hayli uzun Sesi, sevdası yüzünden dolmuş hüzün. Özlemi, sevdası ile birlikte bir hayli ağır Ahu zarımla inlememle olmuş sağır... Dostlar kalbimi gören oldu mu O öksüz kalmış sesini duyan oldu mu İnsanlık namına söyleyin bir bilen oldu mu Çok perişanmış, söyleyin ona dokunan oldu mu? .. Bu ilan çalınmış bir kalbin ilanıdır Bulanların, vicdanlı yüreklerce yerine teslim edilmesi... Kırık kalpler durağı umutsuz aşklar sokağı adresine bildirmesi rica olunur...
Sanki Alpler'in yaz kokusu, kış fırtınası, keşişlerin gem vurdukları ihtirasları gözlerinde toplanırdı.
Sayfa 26
...kızına cennetteki insanlar gibi gülümsedi.
Sayfa 25
– Sonra? Sonra? Her şeyin sonrasını düşünürsen en sonrası günün birinde son nefestir hanım.
Reklam
Bir pazartesi günü idi. Günler, şu garip günler! Uykumuzun içinde saatleri başlayan günler! Uyandığımız zaman üçte birini arkada bırakmışızdır başlayan günün, kaldı mı üçte ikisi... Yap bakalım hesabını!.. Hey gidi pazartesi hey! Kaldı on altı saatin. Bir saat kavgaya say, bir saat konuşmaya, iki saat yürümeye, yarım saat düşünmeye koy, yemeye içmeye de bir saat, yarım saat el yıkama, aptes bozmaya, yarım saat olduğun yerde kestirmeye, çeyrek saat bilet almaya, tünele, tramvaya, vapura binmeye... Say sayabildiğin kadar. Koy bu on saatin içine boşlukları doldur bakalım. Sevişmeye koyabiliyor musun on dakika?.. Yazı makinelerine, kalem tutan parmaklara, neşterlere, ilaçlara, selam vermeye, kitap okumaya, iki kadeh içmeye... Vakit mi kalıyor insanoğluna? Bunu yaparsan onu edemiyorsun. Kimine dar, kimine bolsun; pazartesi! Pazartesi! Sanki pazar bir şeymiş de onun bir de yarını, ertesi günü var. Ertesi günü yapacak işlerin içinde hep aynı olanı bir yana bırakırsak bize saat olarak ne kalır? Geç git pazartesi sen de!.. Sende de iş yok!
Kelimelerin manalarını elbet biliyordu ama bir türlü birbirleriyle birleşince bir anlam alamıyorlardı. Her kelime ayrı ayrı, resim gibi kafasında canlanıyor, ama ötekisiyle birleşmiyordu. Birbiriyle birleşenler cümleden ayrılıp kaçıyorlardı. Bu sefer cümleden mana çıkmıyordu. Kendini zorladı. Bir cümleyi anlayıncaya kadar akla karayı seçti. Ondan sonra gelen cümle ancak bir "image" doğurabildi kafasında. Üçüncü cümlenin artık hiçbir manası yoktu.
Yaşamak için fena insan olmakla yine yaşamak veya ölmek için iyi insan olmak arasındaki fark ya bir iman, ya bir riya farkıdır. İmanı kaldırıverin, iyi adam pişman olan adamdır. Riyayı kaldırırsanız mesele yoktur, kötüler hemen saflarına iyiyi alıverirler. Önemli olan kötülüğü iyilikle beraber ortadan kaldırmaktır. O zaman insanlık denilen şey kafasını kaldırır: "Durun bakalım," der, "biz de varız."
"Özdemir'e gelince rahatını arıyordu. Ben onun için jilet gibi, tıraş sabunu gibi, kolonya gibi bir şeydim. Ekmeği bile değildim. Tıraş olup kolonya bulamazsa nasıl tedirgin oluyorsa ben olmazsam öyle tedirgin oluyordu. Ben olursam rahattı. Elbette bana bir lüzumlu eşya muamelesi göstermiyordu. Şimdiden sonra belki kul köle de olacaktı. Ama istemem. Ona bu huzuru vermek için dünyaya gelmedim."
Sayfa 102
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.