Graham Greene “Kayıp Çocuk” başlıklı denemesinde şöyle der;
Muhtemelen kitaplar yalnızca çocukluk döneminde hayatımızda derin bir iz bırakır. Hayatımızın ilerleyen yıllarında okuduklarımızı beğenir, eğlenceli bulur, onlar vasıtasıyla bazı görüşlerimizi değiştirebiliriz, ama daha ziyade zaten düşündüğümüz şeylerin teyidini görürüz kitaplarda… Fakat çocuklukta tüm kitaplar bize geleceği anlatan kehanetlerle doludur ve kartlara bakıp uzun bir yolculuk veya boğulma yoluyla ölüm gören bir falcı gibi, gelecekte olacakları etkilerler. Sanırım kitapların geçmişte bizi heyecanlandırmaları bundan kaynaklanıyor.
Tekrar merhaba, Ege ben! Bütün o zorlu yılları düşe kalka yürüdükten sonra, iyi kötü bir yerlere varıp, sırtını da rahatçana bir duvara dayayıp geriye bakarak konuşmak nispeten kolay. Oysa her birimizin büyümekten aldığı da anladığı da çok farklı. Bir sürü okul bitirmek, önce doğru bir evlilik sonra mutlaka bir çocuk yapmak, kâğıt üzerine sıra
Sayfa 14
Reklam
Sessizliğim yabancılık çekerken yerlilerin dilinde beyhude idim: -Arkadaşlık vadisinde kaybettiğim öteki benim! Benim arkadaşlığın terkettiği o kayıp vadi! Bilirim beyhudedir çocuk yoksa öteki..
Sevebilme ihtimali
Soğuk ve şehirlerarası Otobüslerde vazgeçtim Çocuk olmaktan Ve beslenme çantamda Otlu peynir kokusuydu babam Ben seninle bir gün Veyselkarani'de haşlama yeme ihtimalini sevdim İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman Özlemeye başladım herkesi Ve bu hasret öyle uzun sürdü
Hayatı boyunca paradan başka bir şeyi yüceltmemiş, bir yere, insana ya da ideale bağlanmamış kayıp ruhlardan biriydi. Khrish ise bir bakıma onun tam zıddıydı, hayattan kopukluğu, içe dö­nüklüğü ve duygusal yönden gerçek bir çocuk oluşuyla, tipik bir bilim adamıydı. Mesleki konularda zeki ve yetenekli ama insan ilişkilerinde beceriksiz ve sarsaktı. Geçirdiği bunalımın izlerini, sessizliği ve durgunluğundan çok, ansızın patlattığı yersiz kah­kahalarında ve öfke nöbetlerinde seçebiliyordum.
Sonra, dizlerinin dibine oturup bir çocuk gibi bütün bu düşündüklerimi bir bir sana anlatmak geçer içimden...
Reklam
Oysa insanlar çocuk gibidir,hak etmeden bir hediye aldığı zaman şımarır.Ne hediyenin ne de verenin kıymetini bilir.
"Bir daha asla geri gelmeyeceğini biliyordum. kaybolan sihrin tekrar gelmeyeceğini, gelip geçen, gidip tekrar geri dönen ışığın, tepelerdeki kayıp seslerin hatırasının, dağlardan geçen bulut gölgelerinin de geri gelmeyeceğini, çok eskiden duyduğumuz akrabalarımızın seslerinin, sokağın, sıcağın, King Caddesi'nin, kavalcının oğlunun, uzaktaki Panayır'ın uçsuz bucaksız uykulu mırıltısının da geri gelmeyeceğini biliyordum, -ah, zamanın tuhaf ve acı mucizesi- tekrar geri gel. Ancak geri gelmeyeceğini biliyordum - öğleden sonraki boşluğun çığlığı, bekleyen evi ve rüya gören çocuğu; insan hatırasının çalılıklarından, büyülü ormandan, kara gözler ve vakur yüzden gelen... zavallı çocuk, hayat tuhaf, hayat sürgün, hepimiz gibi kaybolmuş, karanlık labirentte bir parola, uzun zaman önce... ailem, arkadaşım ve kardeşim, kayıp çocuk ebediyen gitti ve geri dönmeyecek."
Sayfa 112Kitabı okudu
Asıl Kayıp!
"Yüce Allah çocuklarımıza tertemiz bir fitrat yerleştirmiştir. Eğer onları kötü yetiştirirsek o zaman bu fıtratı yavaş yavaş öldürürüz. Bu dünyada bizimle birlikteyken diri ve sıhhatli görünseler bile onlara zarar vermiş ve onların sonunu hazırlamış oluruz. Semir, düşünsene oğlun Eşref yolunu şaşırmış halde ölseydi... İşte evlatları gerçek anlamda kaybetmek bu olurdu. Evladını kaybedenler için en büyük üzüntü sebebi de budur: 'De ki: 'Gerçek anlamda zarara uğrayanlar, Hesap Günü'nde hem kendilerini hem de ailelerini ziyana sürükleyecek olanlardır! Dikkat edin, bu gerçekten de apaçık bir hüsrandır!' (Zümer 15.ayet)
Rüyaların elinizden kayıp gitmesi öyle kolaydı ki.
Sayfa 198Kitabı okudu
Reklam
Oysa insanlar çocuk gibidir, hak etmeden bir hediye aldığı zaman şımarır. Ne hediyenin ne de verenin kıymetini bilir.
Eğitimle gelen önseziler büyük ölçüde bir çok alanda uzmanlarla amatörleri birbirinden ayıran unsurdur. Uyumsuz noktanın ne olduğunu her zaman bilinçli olarak bilmeyiz ama beynimizde bir yer yapbozun o parçasının kayıp olduğunu anlar ve bir terslik olduğuna dair bir sinyal yollar.
Çay onları götürünce, ben de çocuk değil miyim "A ne güzel kayıp gidiyorlar bunlar, keşke ben de öyle kayıp gitsem" diyorum. Tak diye bir kurşun sesi duyuyoruz, dikkat ediyorum, ondan sonra birileri suyun üstünde nasıl kayıp gidiyor. Çocuktum, herhalde bana eğlenceli mi geliyor ne geliyorsa... Onun üzerine neneme yalvardım, "Söyle halam beni suya atsın." "Kızım kızım, nenen kurban olsun, niye suya atsın?" Dedim "Beni öyle öldürmesinler. Su ne güzel götürüyor," dedim. Annem ağladı, "Olmaz," dedi. Nenem dedi ki, "Ya, öyle de ölecek böyle de ölecek, bırak su alsın götürsün." Halama dedi ki, "Madem ki çok istiyor, götür at.”
Sayfa 410 - İletişimKitabı okudu
Sakin olun komserim erkekler aynıdır, bomboş...
Tabii bende de var kabahat, böyle bir adamla niye evlenirsin? Hadi evlendin, niye çocuk yaparsın? Ama dünyanın en büyük yanılsamasıdır aşk. Bak aşk diyorum hâlâ.
Sayfa 193Kitabı okudu
Oysa insanlar çocuk gibidir, hak etmeden bir hediye aldığı zaman şımarır. Ne hediyenin ne de verenin kıymetini bilir.
Sayfa 166Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.