“Onu kollarımda küçük bir çocuk gibi sıkıca tutuyordum ama sanki bir uçurumdan aşağı kayıp gidiyordu ve benim elimden onu kurtarmak için birşey gelmiyordu. Bakışları ciddiydi uzaklara dalmıştı.”
Ben, bilmediğim sokaklarda bir başıma;
Gönlüm öylesine geniş, öyle ferah,
İlk defa görmüş gibi dünyayı,
Bir şaşkınlık içinde, yeniden doğmuş gibi;
Hatırlamam artık değil mi, dostlar, Hatırlamam artık garipliğimi?
çoklarının ceza olarak gördüğü kurtuluşu vereceğim sana. yolu bir şekilde buraya düşen kainatın diğer canlılarına olduğu gibi senin ruhun buradaki güzelim ağaçlardan birininkiyle birleşmeyecek. hoş, sende bunu kayıp olarak görecek cesaret yok. o yüzden, özün toprağa umduğun kadar çabuk kavuşmayacak. inkar etsen de kendinden bile gizli yollarını açmaya çalışıyorsun bunun. ama hayır, bana verilen yetkiye dayanarak, seni olduğun gibi bırakıyorum çocuk. olduğun gibi kalacak ve madem öyle istiyorsun, henüz yaşarken ağır ağır ufalanmaya mahkum olacaksın
Ankara’ya usul usul kurşun yağıyordu…
ve belli bir saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber bültenleri…
oysa hiç kurşun yaram olmadı benim..
ve hiç mahkeme tutanağında geçmedi adım..
çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm sadece…
Masumların katli, ana rahminde işlenen cinayetlerle sınırlı değildir. Yaptığı işi teknoloji ve gizli ameliyat şemsiyeleri altına saklamak yerine kızları doğar doğmaz öldürenler de vardır. Karmaşık bir testte genetik laboratuvar teknisyenlerinin teşhisine gerek yoktur. Cinsiyet açık olduğunda karar da, infaz da tezdir. 1979 ile 1984 arasında Çin'de çeyrek milyon yeni doğan kızın -sadece kız oldukları için- öldürüldüğü tahmin edilmektedir. Hindistan ve Çin'deki son demografik taramalar insanı afallatan bir sonuca vardı: İki ülkede de, kadınların sayısı olması gerekenden 40 milyon daha azdı; büyük ihtimalle çocuk katli, kürtaj ve ihmalin bir birleşimiyle imha edilmiş kayıp milyonlar. Sayıdaki azalma o kadar ciddi boyutta ki bazı kırsal kesimlerde kızların beş katı genç erkek bulunmakta. Çiftlerin sahip olduğu çocuk sayısını sınırlayacak her yerde, Çin'de olduğu gibi, bunun ceremesini her zaman kızlar çeker.
İçleri tavana kadar insan saçlarıyla dolu koca koca vitrinlerin bulunduğu bir galeri var. Ayakkabılar, giysiler, isimlerin baş harfleri elle işlenmiş küçük mendiller, tutsakların bu tüyler ürpertici otele girerken yanlarında getirdikleri ve üzerlerinde hâlâ turistik otel etiketleri duran bavullarla dolu galeriler var. Topuklarındaki demirleri yıpranmış küçük çocuk ayakkabılarıyla dolu bir vitrin var; okula giderken giyilen küçük beyaz potinler, toplama kampında ölmeden önce çocuk felcinden hayatta kalmaya çalışanların kullandıkları demirli botlar var. Protezlerle, binlerce gözlükle, takma dişlerle, camdan takma gözlerle, tahta bacaklarla, eşi kayıp yün eldivenlerle, insan türünü onarmak için insan dehasının icat etmiş olduğu her türlü düzenekle tıklım tıklım dolu muazzam bir salon var.