Kitaba başlarken ve daha sonraları birkaç sayfa hoşuma gitmişti. Ben her kitaba başlarken bir korku kaplar içimi. Hakkını verememek ne özellikle imge de imge diye bağıran şairlerde daha çok olur bu .. yine öyle bir korku sırasında şiire çok Güzel başlamıştık ve her şeyin çok hoş gittiği bir sıradaydık. Lakin beni en çok tedirgin eden şeylerden birini yaşıyorum bir anda ki bu imgelemlerden ya da anlaşılmamak telaşından daha farklı seviyede...
Genel olarak özellikle cumhuriyetle birlikte şairlerimizin din hassasiyeti tamamıyla yerle bir oldu. Her şey şiirin konusu olabilir argümanıyla çıktıkları yolda kültürel ve dinî değerleri de hakaret dolu bir dille şiir adı altında kaleme aldılar. (Özellikle şimdiki şairlerin birçoğunda daha feci problemler var. Bir tane rezilin kitabını okumuştum. Bu kadar korkunç olamaz. Şiir diye basmışlar.)
Zaten bu cümleleri gördükten sonra şiire dair bütün motivasyonumu kaybediyorum sonrası da derin bir uçurum şiirin intiharı.. onun haricinde şiir kısa kısa cümlelerden oluşuyor. Bir kelime var o kelime üzerine tek cümlelik şiirler yazmış. Vaktiniz varsa okumayın.
Değil bir sevgili, ona böyle bir günde dayanak olacak bir dostu, bir yakını bile yok. O ateşli dostluklar, o delice bağlanışlardan pek nasibi olmamıştı zaten. Ama yaş ilerledikten sonra, bütün dostluklar çürüyor, arkadaşlıklar sadece oyunlarda ya da boş gevezeliklerde varlığı aranan bir vakit geçirme aracı derecesine düşüyor, yaşlandıkça kalınlaşan, kabuklaşan deri ile birlikte, duyguların çevresine de kalın bir duygusuzluk zırhı kaplanmaya başlıyordu.
James Joyce'un çocuklar için yazmış olduğu bir öykü. Kısacık ama insanların kedilere bir nevi de hayvanlara bakışını yansıtıyor,hem de iki taraflı: kedileri şeytanla özleştirmelerinden ve hayvanlara karşı acımasızlıklarından yani kendi refahları için ilk feda edilebildikleri şeyin gene hayvanlar olmasından...
Japon dünyasına ait çok keyif alarak okuduğum bir kitap oldu. Kesinlikle iyi ki dedim. Bir oturuşta çok rahatlıkla okunabilecek akıp giden bir eser. Özellikle günümüz insan-kitap arasındaki tutumların çok yönlülüğünü betimlediği kurguyla sade ve anlaşılır bir şekilde kaleme almış yazar.
İki güncel konu esas alınmış, biri çok ya da az kitap okumak ve toplumun bunlara bakış açısı bir diğeri ise kitap okumaya karşı tutulan tutum. Kimilerinin düşüncesine göre kitap okumanın moda hatta kitaplarla kurulan bağın ise saçmalık olduğu düşünülüyor maalesef. Halbuki kitap okumak kazanacağımız yeni bakış açılarına bizi ulaştıran en güzel yollardan biridir bence. Neyse ki başkarakterimiz bunun cevabını çok güzel bir şekilde okuyucuya veriyor.
Kitapta geçen ''Bir kitabı on kez okumuş olandan ziyade on ayrı kitabı okumuş olanın saygı gördüğü bir dünyada yaşıyoruz. Toplumda önemli olan ne kadar çok kitap okumuş olduğun gerçeğidir. Bu okumuş olma gerçeği insanları cezbeder, çekim odağı yaratır'', alıntısı ise durumu özetler şekilde.
Gotik edebiyatı her zaman ilgimi çeken bir tür olmuştur. Geçen sene bu türün ilk örneklerinden olan Otranto Şatosu'nu okumuştum. Bu yıl da sevdiğim bir arkadaşımın önerisiyle Carmilla'yı aldım. Bilmeyenler için Carmilla ilk kadın vampir ve arkadaşım bahsetmeden önce ben kadın bir vampirin varlığını hiç duymamıştım. O yüzden meraklandım.
Selamm Canımlar
Sizlere kalemini çok sevdiğim bir yazarla geldim. Daha önce iki kitabını da bayıla bayıla okumuştum. İlk kez bu tür de yazdığı bir eseri okumasam olmazdı. Kitabımız her ne kadar kişisel gelişim kitabı olarak geçse de yazara göre bir motivasyon kitabıdır. Ki okuyunca fark ediyorsunuz ki bence de bir motivasyon kitabı. İçeriğine gelirsek; kedilerin gözünden dünyaya, duygulara, renklere ve belli analizlere ulaştırıyor sizi kitap. Mesela; belli renklerde sokak isimleri vermiş size yazar ve o renklerin okuyucuya katacağı, huzur, dinginlik, sadelik gibi terimlerle şekillendirmis kitabı. Yada kedilerin gözlerinin renginin sizlere açacağı farklı bakış açılarını sunmuş. Bir kişisel gelişim kitabına göre epey farklıydı diyebilirim. Gerçi bana göre yazarın olayı bu zaten, klişelerin dışına çıkmayı seviyor. Amma velakin ben kitaba bayıldım, çok hoş falan diyemeyeceğim neden? En başta da dediğim gibi yazarın Frau ve Dil Kûşa romanlarını okuduktan sonra bu kitap bana inanılmaz yavan geldi. İlk bu kitabını okumuş olsaydım muhtemelen severdim ama ben zirveye oynayan kitapları ile kalemiyle tanıştım. Yine de ben değişik bir kitap arıyorum derseniz ve henüz yazarın kalemiyle tanismadiysaniz sizler için güzel bir başlangıç olabilir. Hepinize Keyifli Okumalar Dilerim
