Bay Broke'un bu tekniği uygulayarak nasıl mükemmel sonuçlar aldığını örnekleyeyim. Şöyle demişti: "Faturalar birikiyor, işsizim, üç çocuğum var ve param yok. Ne yapmalıyım?" Düzenli olarak her akşam ve sabah, yaklaşık üç hafta boyunca,
minnettarlık duygusu ya da ruh hali zihninde yer edene kadar
rahatlamış, huzurlu bir tavırla
İmgeden Akla: Spinoza'nın Toplum ve Bireysellik Anlayışını Tutkular Üzerinden Yeniden Okumak
Mehmet Şiray
Felsefe geçen ve içinden geçilen bir şeydir! Bir felsefenin hakikatinin, tümüyle etkilerinde yattığını fark etmiştim; aslında, felsefe olsa olsa gerçek nesnelerle arasına mesafe koyarak, yani araştırmaya ve eyleme açtığı özgürlük
Dini kitaplarda yazılan kurallara sırf akla uygun olduklarından değil, aynı zamanda sürekli tekrar edildiklerinden dolayı da inanılır. Evet, biçim her şeydir. Hayatın sırrıdır o. Hüzün için bir ifade bulursamiz hemen kanınız ısınır ona. Neşe için bir ifade bulursanız, duyduğunuz sevinç ve heyecan kat kat artar. Aşık olmak mı istiyorsunuz? Aşk duası mırıldanın. Sözcüklerden özlem doğacak ve herkesin hoşuna gidecektir.
Yüreğinizi kasıp kavuran bir keder mi var? Kederin
dilini kullanın. Prens Hamlet'ten ve Kraliçe Constance'tan öğrenin kederin nasıl ifade edildiğini. Göreceksiniz: Sırf ifade etmek, dile getirmek bile avuntunun bir biçimidir; ki bahsi geçen biçim, tutkunun doğduğu ve acının öldüğü yerdir. Sanata dönecek olursak, sırf eleştirel tabiati değil , her şeyi içinde bulunduğu güzellikle ortaya çıkaran estetik içgüdüsünü yaratan da biçimdir. Önce biçime tapınmakla işe başlarsanız,
sanatın bütün sırları önünüze serilir.
İki zat arasında aşk bahsi geçti ve birisi şöyle dedi: Aşkın icabı daimi dert ve belâ, eziyet üzüntüdür. Âşık daima mihnet çeker belâlara katlanır. Öteki şöyle dedi: Sus bana öyle geliyor ki sen birisiyle çekiştikten sonra barışmayı, birisinden ayrıldıktan sonra buluşmayı keder demişsin. Âlemde aşkı kendisine iş edinen saf akıllı âşıklardan daha lâtif aşk fikrinden uzak bulunan ağır canlılardan daha kesif insan yoktur.
Yaşam bir söylem
Ve baştan başa
Bir 'keder bahsi'!
Açmadom, dâima kendime
Karşı bir âsi
Ve isyanı, dâimâ
Bir güz bahçesi
Gibi târümâr...
Öyleyim, öyle! Ne var?
Bu söylemde kırık dökük
Bahtiyar
Biri olmak istemedim;
'somunlar, müminler!'
Diyesi
Oldum, diyemedim...
Kalbimde yangınlar,
Depremler,
Talanlar...
Ebeveynlerin mutlulukları gizlidir,keza keder ve korkuları da öyledir.Kuşkusuz mutluluklarını açıkça dile getirmekten çekinir,bahsi geçen diğer duygularını belli etmek istemezler.
Hacı Hüseyin efendi son bir gayretle davrandı:
- Şeyhim dünyanın yuvarlak olmasına ne dersin?
Şeyh Süleyman efendi, birdenbire ciddileşti. Gözlerini telâşla kırpıştırdı. Bu bahsi evvelce görüştükleri anlaşılıyordu. Murat ihtiyatla hazırlandı.
- Ne olmuş. Yoksa dünya yuvarlak değil mi?
Şeyh Süleyman efendi çekinerek cevap verdi:
- Bu da ruh
Umut, “Oh, hâlâ hayattayım” der. Keder ise “Bir gün mutlaka öleceğim” diye kararır. Oysa hüzün, ruhun “Bir gün mutlaka öleceğim ama neyse ki hâlâ hayattayım” fısıltısıdır.
Umut,"Oh,hâlâ hayattayım" der.Keder ise "Bir g0n mutlaka öleceğim" diye kararır. Oysa hüzün, ruhun "Bir gün mutlaka öleceğim ama neyse ki hâlâ hayattayım" fısıltısıdır.