Aşkı öğrenmek için mutluluğa değil hasrete , hicrana ,firkate ,ayrılığa ihtiyacın olduğunu bilmelisin . Aşkın azığı mutluluk değil kederdir ,üzüntüdür ,elemdir.
Kimileriniz “Sevinç kederden büyüktür” derken, kimileriniz de “Hayır büyük olan kederdir” diyor. Oysa ben size diyorum ki, ikisi birbirinden ayrılmaz.
Sevinç ve keder birlikte gelir; biri sofranızda sizinle otururken, unutmayın, diğeri yatağınızda uyumaktadır.
Başımızdaki musibete benlik penceresinden baktığımızda onun adı gam,tasa ve kederdir. Ancak bir başka insanın gözünden kendi musibetimize baktığımızda onun adı nasihat ve ibrettir.
“Şu dergâhta kaç kul var ki, açıp baksan hepsinin kalbinde ayrı kederdir. Allah bazen kederi kalplere bir sır diye koyar Yunus’um, kalplerin en karanlık köşesine…”
Duygular düz, kayıtsız bir çizgi üzerinde varlığını sürdüren bir varoluş biçiminin gücünün artışı ve azalışlarıdır. Her azalış bir kederdir, her artış bir hazdır.
Bazen, acıklı bir bölüm taslak halinde kaldığında, yeni bir sevgi, yeni bir ıstırap o bölümü tamamlamamıza, boşluklarını doldurmamıza imkan verir. Bu yararlı, büyük kederler konusunda şikâyete pek de mahal yoktur, çünkü hem yeterince çokturlar, hem de bizi fazla bekletmezler. Yine de onlardan faydalanmak için acele etmemiz gerekir, çünkü çok uzun sürmezler; ya teselli buluruz ya da fazlasıyla ağırsalar ve kalbimiz artık pek dayanıklı değilse, ölürüz. Beden için sağlıklı olan tek şey mutluluktur, ama zihni güçlendirip geliştiren, kederdir. Keder her defasında bize bir yasayı keşfettirmese bile, yine de her defasında bizi gerçeğe yaklaştırması, olayları ciddiye almaya zorlaması, alışkanlık, şüphecilik, hafiflik, kayıtsızlık gibi zararlı otları ayıklaması açısından, aynı derecede vazgeçilmez olurdu. Gerçi mutluluk ve sağlıkla bağdaşmayan bu gerçek hayatla da her zaman bağdaşmaz. Keder sonunda insanı öldürür.
Eyvah, ne zaman ki hatırlarım,
Bir daha asla göremeyeceğim,
Yasını tuttuğum bu kadını;
Zihnim bir keder deryasını,
Döker gönlümün orta yerine,
Derim, “Ey ruh, git, bekleme,
Kederdir kaderin bu âlemde,
Mahveder seni her bir ânında,
Sokar korkunç fikirleri aklına.”
Sonra dilim Ölüm’e seslenir
Ki bana sıcak bir meceldir,
“Gel bana,” derim, aşk ile,
Hasetim var tüm ölenlere.
"Aşkı öğrenmek için, mutluluğa değil hasrete, hicrana, firkate, ayrılığa ihtiyacın olduğunu bilmelisin. Aşkın azığı mutluluk değil kederdir, üzüntüdür, elemdir."
Askı öğrenmek için ,mutluluğa değil hasrete,hicrane,firkate,ayrılığa ihtiyacın olduğunu bilmelisin .Aşkın azığı mutluluk değil kederdir ,uzuntudur,elemdir...