"Neden en mutlu olunabilecek anlarda bile geçmişten çaldığımız bir meşalenin geleceğimizi yakmasına izin veriyoruz?"
“ Neden bu kadar çok soru var hayatımızda? Neden en mutlu olunabilecek anlarda bile geçmişten çaldığımız bir meşalenin geleceğimizi yakmasına izin veriyoruz? Neden yalnızlığımızı kelimelerle büyütebilmek için bu kadar hastalıklı bir hayat yaşıyoruz?”
Reklam
“… Duruma göre bu, Lili’nin öz bakışı değil de, yaşadığı çevrenin, atmosferin etkisiyle edindiği bir bakış olabilirdi; nasıl çile çeken insanların yüzü ve şahsiyeti değişirse, kediler neden böyle şeylerden etkilenmesindi ki?”
"Neden bu kadar çok soru var hayatımızda? Neden en mutlu olunabilecek anlarda bile geçmişten çaldığımız bir meşalenin geleceğimizi yakmasına izin veriyoruz? Neden yalnızlığımızı kelimelerle büyütebilmek için bu kadar hastalıklı bir hayat yaşıyoruz?"
Uçsuz bucaksız bir kırın hatrı için ayaktayım kafamda susmaları için yalvardığım sesler çınlıyor annem beni her şeye dertleneyim diye mi doğurdu? neden herkes bana bağırıyor neden her şey bana bağırıyor?
İnanç ve davranışlarımızda öyle cüretkâr, öyle küstah hale geldik ki bir keresinde kozmonotlardan biri uzaydan yeryüzüne yaptığı yayında şöyle dedi: “Gökyüzüne çıktım, ama orada Tanrı yoktu.” Şimdilerde hayat yapan, hayat satan ve bundan kâr sağlayan özel şirketlerimiz bile var. Yalnızca sperm bankalarıyla tüp bebek teknolojisini kastetmiyorum;
Reklam
Annem... Hiç kendine ait hobisi var mıydı? Kendine hiç zaman ayırıyor muydu? Yapmak istedikleri, umutları ve hayalleri var mıydı? Ona en azından teşekkür etmek isterdim ama hiçbir zaman doğru kelimeleri bulamadım. Ucuz görünür diye ona çiçek bile almadım. Neden küçük de olsa herhangi bir şey yapmadım? Küçücük bir jest bile... Sonunda bu dünyadan ayrıldığında ise hayretler içinde kalmıştım. Öleceği aklımın ucundan bile geçmemişti.
Ancak Empedokles'in ölümünden hemen sonra doğmuş olan ve İslâm dünyasında Eflatun olarak bilinen Atinalı Platon'un (MÖ 427-347) düşünceleri, yaşamın zaman içinde değiştiği fikrinin önüne bir engel koymuştur. Platon evrenseller sorunuyla ilgilenmişti. Yani, birisi "kedi" dediği zaman neden bahsettiğini hepimiz anlıyoruz; buna
Sayfa 56 - İnkılab KitabeviKitabı okudu
Neden bu kadar çok soru var hayatımızda? Neden en mutlu olunabilecek anlarda bile geçmişten çaldığımız bir meşalenin geleceğimizi yakmasına izin veriyoruz?
Kediler :)
Hem yeteri kadar uyumuyordu hem de geceleri uyuyordu. Gecelerin oyun için en iyi zaman olduğunu neden hala anlamamıştı?
Reklam
ne yasaniyo cidden
─ bu da nesi! -diye haykırdı woland.- bıyıklarına neden altın sürdün? ve pantolon giymezken ne demeye kravat takıyorsun? ─ kediler pantolon giymez, messir, -diye yanıt verdi kedi alabildiğine ağırbaşlı,- yoksa çizme de mi giydireceksiniz bana? çizmeli kedi sadece masallarda olur, messir. peki baloda hiç kravatsız birini gördünüz mü? komik duruma düşüp dışarı atılma riskini göze almaya niyetim yok! herkes elinden geldiği kadar süslenir. söylediklerimin dürbün için de geçerli olduğunu farz edebilirsiniz, messir! ─ ama bıyıklar?.. ─ anlamıyorum, -diye itiraz etti kedi kupkuru,- neden azazello ve korovyev bugün tıraş olup beyaz pudrayla pudralanabiliyor, pudranın nesi altından iyi? bıyıklarımı pudraladım, hepsi bu! tıraş olsam, hadi neyse! tıraşlı kedi gerçekten de rezalettir, bin kere hak veririm buna.
Sayfa 324 - woland ─ behemotKitabı okudu
annem.. hiç kendine ait hobisi var mıydı? kendine hiç zaman ayırıyor muydu? yapmak istedikleri, umutları ve hayalleri var mıydı? ona en azından teşekkür etmek isterdim ama hiçbir zaman doğru kelimeleri bulamadım. ucuz görünür diye ona çiçek bile almadım. neden küçük de olsa herhangi bir şey yapmadım? küçücük bir jest bile.. sonunda bu dünyadan ayrıldığında ise hayretler içinde kalmıştım. öleceği aklımın ucundan bile geçmemişti.
Sayfa 160Kitabı okudu
Takım elbiseli adam aklımdan geçenleri biliyormuş gibi fırça bıyıklarını burarak yanıma doğru geldi. "Anlama neden ihtiyacın var? Hayat arzudur, anlam değil. Hayat güzel, muhteşem bir şeydir, denizanası için bile." İşte bu. Bu kadar olmalıydı. Hayatın her varlık için bir anlamı vardı, hatta bir denizanası ya da yol kenarındaki bir taş için bile. Apandisitin bile bir varoluş sebebi olma­ lıydı. Peki, benim dünyada kayıplar yaratmam ne anlama geliyordu? Bu af f edilemez bir suç değil miydi? Kendi ha­ yatımın anlamı sallantıdayken bir denizanasından daha değersiz olup olmadığımı merak etmeye başladım.
"Sence neden ayrıldık?" "Neden aniden bunu bilmek istedin?" "Bence belli bir sebep olmalı ama niyeyse hatırlayamı­yorum." Aslında bunca yıldır hep bu soruyu sormayı planlamış­ tım. Neden ayrılmıştık? Belki sadece sıkılmıştık ya da his­lerimiz yıpranmıştı ama bir türlü bizi en sonunda neyin ayırdığını hatırlayamıyordum.
İnsanlar telefonlarına bakarken neden öyle ciddi görü­ nüyorlardı ki? O zımbırtılar yokken trenin içi inanılmaz sakindi. Görünüşe bakılırsa, kendime fa zladan bir gün kazanmakla kalmamış, dünyaya da büyük bir iyilik yap­ mıştım.
814 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.