Dostlarının karşısında korkusuna yenilip küçük düşmekten kaçınmak için ; kibriyle özgüvenli görünmek çabasına giren bir adam.
Adamın önüne önce kendi suretiyle çıkmış bir şeytan ve
çevresindekilerin ne düşüneceklerinin , adamın içsel çırpınışlarından daha önemli olduğunu düşündüğü bir tutum. Efendilik nedir bilmeden, efendi olabileceğine kendini ikna etmiş içi boş bir cesaret ve cehalet. Gurur. Kibir. Cehalet. Hor görülme korkusu. Bir sonraki adımı düşünmeden, sebep sonucu kendinde aramadan kadın kılığına girmiş olan şeytanla çıkılan bir yol... Kitapta (hatta incelemelerde) bana en garip gelen şu oldu ; tüm bu ayrıntıların bir kenara atılıp kadının şeytanlaştırılması üstünde durulması. Peki ya kitabın baş kahramanı kadın olsaydı; o zaman şeytan muhakkak ki erkek kılığına girecekti. Bana kalırsa gurur ve kibirden bir (şeytana) kadına efendisiymiş gibi davranma çabasına girmiş bir adamın aslında tabiatindaki itaatkâra dönüşme süreci ve buna kendisinin değil de aşkın bahane edilmesi. Adamın aldığı ceza aslında hafif bile kalmış diyebilirim ayrıca adamın biraz olsun kendini sorguladığı bir son görmek isterdim. Annesine sığınma isteği ise bir kadının yerine , başka bir kadını koymaktı sadece... Bence olay kadın veya kadınlık değildi. Aşk hiç değildi. Asıl olan adamın varlığının ihtiyaç duyduğu gerçeklerden , açlıklarından , kendinden bir haber olmasıydı.
Yine de akıcı bir kitaptı.